Skip to content Skip to footer

En İyi İkinci Star Wars Oyunu? Star Wars Jedi: Survivor – İnceleme

İddialı bir giriş gibi mi? Evet. Hele Respawn’ın ilk oyundaki bazı sinir bozucu noktaları çok az düzeltebildiğini düşünürsek. E tabi bu iddianın bir suçlusu da bugüne dek yapılan çoğu Star Wars oyunu. Kendi janralarında çok başarılı oyunlar görmedik mi? Gördük. Mesela Empire at War, Jedi Outcast gibi. Bazı elmas isimleri kenara bırakırsak yapılmış en iyi Star Wars oyunlarından biri olmak çok zor bir eşik değil. Peki ya en iyisi olmak? İşte orada gerçekten çok büyük bir isim var ki bence geçmeye tenezzül etmeye bile gerek yok. Ondan finalde bir çıt bahsetmeden geçmem zaten merak etmeyin. Bizde ustalara saygı oldukça elzemdir.

Neyse bugün bizim burada toplanma sebebimiz ilk oyunda çiçeği burnunda bir jedi olan Cal Kestis’imizin ikinci macerası. Dürüst olmak girerse spoilera çok girmek istemiyorum. Hikaye ile yorumlarımı olabildiğince üstü kapalı yapacağım. Çünkü EA Play Pro sağolsun çoğunuzun bu oyunu deneyimleyeceğine inancım tam. Yine de hızlı bir özet geçmem gerekirse, Order 66 sonrası hayatta kaldıktan sonra açığa çıktığımız olaylar yaşayıp Jedi Düzeni için savaştığımız ilk oyundan 5 yıl sonraya gidiyoruz. Biz özellikle oynanıştan, oyunun alt janralarından, mekaniklerden, hissinden ve oyunun çıkışındaki dramasından bahsedeceğiz.

Hazır mısınız? O zaman kemerlerinizi bağlayın çünkü kapıyı Coruscant’tan açıyorum.

Eksileri bir yana, Coruscant muhteşem görünüyor.

Ne oldu da oyuna bu kadar gömüldü daha en başta?

“Marvel’s Spider-Man”i burada hepimiz biliriz sanırım. Çok güzel oyun, değil mi? Ben açıkçası çok zevk alıyorum binadan binaya savrulmaktan, ağlarımı sağa sola fırlatmaktan. Peki girişteki görevi hatırlıyor musunuz? Wilson Fisk’in binasına giderken oyunun özellikle ilk çıktığı günlerdeki problemli halini. Insomniac sağlam iki patchle ve ardından o konudaki mikro güncellemelerle çözülebileceği kadar çözmüştü sağolsun ama hala orada olduğunu hatırlatıyor görmek isteyen gözlere ilk bölüm. Peki neden ilk bölüm öyleydi o muhteşem oyunda?

Ray tracing. Evet, görsel olarak bir nimet olan, teknik olarak gerçek dünyada ışığın yaptığı foton hareketinin bir sanal taklidi olan ışın izleme teknolojisi. Bu anlık render alan oyun motorları için çok ciddi bir iş ve bunu destekleyen oyun yapmaya becermek de ciddi bir teknik altyapı. Bazı oyunlar ise adeta bir görsel gövde gösterisi sunmak istiyorlar. Açık dünya yapılarından önce çok güçlü bir lineer ilk bölüm tasarlayıp bunu bizim zevkimize sunuyorlar. Ancak işte her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor.

Maalesef Star Wars Jedi: Survivor bundan bayağı bir nasibini alıyor. Giriş bölümü görsel olarak çok güzel. Coruscant’ın alt katlarında koşuşturmak, hele açılış sahnesi… Ama görsel sunumu ne kadar iyiyse teknik olarak bir o kadar zayıf. Hangi ayar hangi kart olursa olsun 30 fps üzerine çıkamıyor oyun ilk bölümde. Ancak Respawn’ın bu konunun hemen farkında olduğunu duyurması çok güzel bir gelişme oldu. Dürüst olmak gerekirse, oyuncuyu umursayan oyun şirketlerine çok hasret kaldık son dönemlerde. Duyurularının içtenliğini daha dördüncü gününde getirdikleri güncelleme ile bir miktar durumu düzeltmelerinden anlayabiliriz. 3070ti ile 2k epic ayarlarda ve 1070 ile 1080 medium ayarlarda Coruscant bölümü bu güncelleme sonrası 42 – 48 fps arasında dolanıyor. İlk bölümü bitirip devamında Koboh gezegeni ile ulaşınca oyun çok rahatlıyor. Bu bahsettiğim sayılar Coruscant için geçerli iken Koboh’ta 3070ti 75 80 fps’e yükselirken 1070’de 55 60 fps’e çıkıyor.

Bu açıdan incelediğimizde şimdilik her şey kabul edilebilir duruyor. Peki ya gerçekten öyle mi?

Hakkını teslim ettik, gelelim ilk etapta neler kötü?

İlk oyun bugları ile çok yoruyordu bazı noktalarda. Özellikle harita ve karakter meshlerinin üst üste binebilmesi çok can sıkıyordu. Çünkü buna bağlı olarak saçmasapan yerlerde sıkışabiliyorduk veya görsel olarak mantıksız iç içe geçmeler yaşanabiliyordu. Örneğin haritada bug olan bir noktayı ittirirsek veya zıplarken oraya denk gelirsek, karakterimiz sıkışıp oyunu yeniden başlatmamızı gerektirebiliyordu. Bu iç mekaniklerinde souls ögeleri benimseyen bir oyunda inanılmaz sinir bozucu bir durum. Bu ikinci oyunda biraz düzeltilebilmiş. Hala karakter meshleri assetlerin içerisine geçiyor ancak daha az ve oyunu bozmaya genelde sebebiyet vermeyecek şekilde.

Benim ikinci oyunda en canımı sıkan durum arada gördüğüm kalıcı donmalar oldu. Özellikle oyunun gizli yükleme noktaları olan asansör gibi alanlarda yaşadım bunu. Ana problem görüldüğü üzere, save noktası bulana dek ilerlediğimiz mesafeyi kaybettirecek buglar bulunması. Bunun ilk oyunda olması, ilk oyunun görece daha zayıf şartlarda çıkmasından dolayı kabul edilebilirdi. Ancak ikinci oyun için bu kesinlikle geçerli değil. Çünkü ilk oyundan beri bu hatalar biliniyordu ve oynanışı mahvettiği çokça dile getiriliyordu.

Bir başka noktaya değinmek gerekirse, kamera açıları. Özellikle bazı boss savaşlarında kamera öylesine kabız yerlere giriyor ki iki büklüm oldum monitör karşısında. Çok hızlı çeşitli fazlara giren ve zar zor can barını indirdiğim bosslar karşısında bu beni çok yordu.

Oynanışın detaylarına geçmeden önemli bir kötü noktadan da bahsetmek istiyorum. Bazı düşmanlar henüz sizin ne olduğunu anlamanıza fırsat vermeden işinizi bitirebiliyor. Evet, anlıyorum. Bu oyun fazlasıyla souls mekaniklerinden besleniyor. Hatta ilk oyunun bu yönünü oldukça geliştirmek için özel bir çaba sarf etmiş yapımcılar. Bu noktada “patternini ezberleyene kadar canımız çıksın, sonra da hızlıca halledelim” benimsenmiş ama bazı düşmanlarımızın can barları ve animasyona girme hızı çok yüksek olursa bu mentalite çok yorucu oluyor. Yine de oyunun güzelliğine çok zarar vermiyor. Daha çok oyuncuyu bir yarım saat felç ediyor. Küçük bir sinir hastası oluyoruz, sonra geçiyor.

Peki ilk oyunda sonra neler gelişmiş?

İlk oyun pek çok eksiğine rağmen kesinlikle yapılmış en iyi Star Wars oyunlarından biriydi. İkinci oyundan da beklentimiz bu yüzden bu kadar yüksekti. Teknik anlamda eksiklikleri vardı. Buna rağmen çok güzel bir oynanış vardı. Gösterdiği dünya kısıtlıydı. Yine de bizi Star Wars evreninde hissettiriyordu. İyi iş çıkardığı pek çok konu vardı. Peki ikinci oyun bunları nereye taşıyordu?

Öncelikle kesinlikle customization çok güzel. Işın kılıcı yapmanın verdiği his daha da güzelleşmiş. Renk paletleri arttırılmış, seçeneklerimiz ise çok yükselmiş. Cal’ın kıyafet seçenekleri arttığı gibi alt üst seçenekleri gibi ekstra kombinasyon seçenekleri eklenmiş. Biricik BD-1’ımız için ise bir sürü tasarım eklenmiş. İlk oyun bu kısmı çok güzel yapıyordu. İkinci oyun ise üzerine çok daha güzel ilerlemiş.

İkinci olarak bahsetmek istediğim kısım ise yetenek ağacı. Yetenek ağacı tasarımını çok beğendiğimi belirtmeliyim. Teknik olarak ise 3 ana bölüme ayrılan yetenek ağacı geliştirmeleri gayet yerinde ve tatmin edici. İlk oyunun üzerine çıkılan konulardan biri olmuş.

Üste kat çıkma konusunun arşa çıktığı yer ise ışın kılıcı mekanikleri. Stance adını verdikleri bir sistem geliştirmişler. Böylece birbirinden farklı artı ve eksileri olan tarzda ışın kılıçları kullanabiliyoruz. Özet geçmek gerekirse daha geniş menzilli çift taraflı kılıç ile tek kılıç arasında hızlıca geçiş yapabiliyoruz. Böylece dövüş tarzımız ve avantajlarımız da direkt değişiyor. Bunu oyun dizaynına çok iyi yedirmişler. Pek çok dövüşte kılıç tarzı değiştirmenin dövüşe doğrudan etki ettiğini deneyimledim. Her tarzın kendi komboları var. Çeşitliliği çok arttıran bir sistem olmuş. Oyundan alınan keyfi doğrudan yukarı katlamış. Özellikle yetenek ağacında ilerledikçe Stance çok daha doyurucu bir hale geliyor. Belki de oyunun en keyif veren mekaniklerinden biri diyebilirim.

Kişiselleştirme seçenekleri çok artmış.

Atmosfer

“Ben kesinlikle Star Wars evrenindeyim!”

Bu oyun bana bunu net olarak söyletti.

Giriş bölümü olan Coruscant, yaşattığı teknik sıkıntılara rağmen görselliği çok yüksekti. Coruscant’ın alt katlarında olduğumuzu hissediyorduk. O gri, gürültülü ve kirli gezegenin cyberpunk hissi çokça veriliyordu.

Oyun grafikler bakımından oldukça başarılı. Tabi ki bir Horizon seviyesinde değil ancak fazlasıyla tatmin ediyor. Benim bu oyun ile ilgili deneyimim farkettiğiniz üzere 3070ti ve 1070 ile. Özellikle ağaçlar gibi çevre unsurlarında teknik eksikliklerini farkettirse de genel görünüş oldukça iyi. Kendi tarzına sahip atmosferi ile oyun kesinlikle sizi içine çekiyor ve sırıtmıyor.

İlk bölümden sonra devamında Koboh ile birlikte açık dünyaya giriyoruz. Oranın kendine has tasarımı, dünyası ve atmosferi çok başarılı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oyun sizi iyice havaya sokuyor. İlk bakışta istediğimiz şey hikayeyi devam ettirmek yerine dünyayı keşfetmek arzusu oluyor. Ama her şey güzel gidiyor mu? Hayır.

Oyunda toplamda keşfedebileceğimiz altı gezegen var. Hepsinin atmoserleri ayrı ayrı çok güzel dizayn edilmiş. İlk oyundan alıştığımız üç boyutlu harita geliştirilip daha verimli bir hale getirilmiş. Ancak oyun keşfetme arzusunu hep diri tutamıyor. Bunun başlıca sebebi ise ödül sisteminin yetersizliği. Kat kat ilerleyip, güç bela düşmanları yenip, haritanın bulmacalarını çözdükten sonra oyun bize dalga geçer gibi bıyık hediye ediyor. Bunu üç beş kere yaptıktan sonra daha fazla yapasınız gelmiyor. Keşfedecek çok güzel bir dünya tasarlamışsınız. O dünyayı keşfederken bizi meşgul edecek çok güzel zorluklar koymuşsunuz. Fakat bize keşfedip uğraştıktan sonra tatmin hissi verecek şeyler sunmamışsınız. Bu oyuncunun tadını kaçırıyor ve ister istemez keşfetme arzusundan uzaklaştırıyor. Bunu biraz düzeltmek için ekledikleri perk sistemi de bir yere kadar idare ediyor. Satın alabildiğimiz gibi keşfederek de elde edebildiğimiz bu perkler için de bir noktaya dek uğraşıyoruz.

Atmosfer gerçekten de içine çekiyor.

Atmosferi ve haritayı zenginleştiren mekanikler

Oyunun platform ve parkur mekanikleri çok zevkli iken yukarıda bahsettiğim ödül sistemi sorunu maalesef onların da keyfini baltalıyor. Yine de oyunun atmosferini çok iyi dizayn edilmiş harita yapısı besliyor. Keşke bu haritaları keşfetme arzumuzu da hep tetikleyebilseymiş dedirtti bana.

İlk oyunda olmayan şekilde yıkıntı halinde gizli mabetler eklenmiş. Bunlar birazdan geçeceğimiz hikayenin verdiği hissi çok iyi beslemek ile birlikte keşfetmesi oldukça keyifli bulmacalara da fırsat tanımış. A noktasından B noktasına nasıl gidileceğini çözmekle uğraştığımız yapılar bize çeşitle can ve force avantajları sunuyor.

İlk oyunun metroidvania tarzı korunmuş. Hatta ilk oyunun bu konuda kötü yaptığı konular da pek çok şekilde çözülmüş. Haritaların üzerinden yeniden geçmek daha keyifli ve daha akıcı bir hale gelmiş. Bu oyunda eklenen kanca atma gibi mekanikler oyuna fazlasıyla tat katmış.

Stance sistemi oyuna çok büyük akıcılık sağlamış.

Hikaye

Birinci oyunda Cal’ın Order 66 sonrasında hayatta kalıp, yıkılan düzenin parçalarını korumaya çalışmas bize tüketmesi çok keyifli bir hikaye sunmuştu. Bu oyun için ilk söylemek istediğim çok da öyle hayatta kalmak gibi spesifik çabamız yok gibi. Yani daha pişmiş karakterimizin basit bir üssü dahi var. Bu açıdan bakınca ilk oyun bu oyuna göre “Survivor” başlığını daha çok hakediyordu.

Hikayemize gelince Old Republic oyunlarına aşina olanların hemen tanıyacağı bir High Republic örgüsü işlenmeye başlıyor henüz oyunun başlarında. Beni çok şaşırtan bir tercih olduğunu belirtmekle birlikte bunu yapış tarzları oldukça hoşuma gitti. Ayrıca bu konuyu başarılı bir şekilde işleyebilmelerine de çok mutlu oldum. Yazının girişinde de belirttiğim gibi hikayenin detaylarına çok girmeyeceğim. Bu oyunun bu ülkede tüketilebileceğine inanıyorum ve kesinlikle tüketilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü. Hikaye konusunda tatmin olacağınıza emin olabilirsiniz. Hatta ilk oyundan ne kadar tatmin olduysanız ondan oldukça daha fazlasını rahatlıkla bekleyebilirsiniz. Hikayenin yaratığı merak unsuru oyunun akıcılığının kesinlikle en büyük sebebi olmuş. Güzel tüm yanlarının üstüne çıkan ve kötü yanlarına göz yumduran bir hikayeye sahip oyun.

Star Wars Jedi: Survivor'da belli bir binek mekaniği de var.

Genel olarak özetlersek…

Star Wars Jedi: Survivor, Star Wars başlığı altında çıkan en güzel oyunlardan biri olmuş. İlk oyunun oldukça üzerine çıkmış. Pek çok yeni mekanik ekleyip eskileri de geliştirmiş. Özellikle Stance sistemi oyuna büyük bir tat ve akış veriyor. İlk oyuna yapılan olumsuz yorumların bazılarını düzeltmeyi denemişler ayrıca bu oyunla. İlk oyundan hala devam eden sorunlar da var tabi ki. Yer yer sinir bozsa da genel olarak oynanışı oldukça dengeli bir oyun olmuş. Keşfetme mekanikleri ve verdiği his göz dolduruyor. Asıl önemli olan nokta, ışın kılıcı da ışın kılıcı gibi hissettiriyor. Özellikle karakter meshlerindeki buglar sinir bozucu olsa da katlanılıyor. Zaten oyunun en güçlü yanı olan hikayesi tüm eksilerin üstesinden geliyor. Kişiselleştirme ve yetenek ağacı ise pek tatmin edici.

Tüm iyi yanlarına rağmen en iyi Star Wars oyunu tabi ki değil Star Wars Jedi: Survivor. Karşısında KOTOR isimli bir ilah var sonuçta. Ancak kesinlikle kalite olarak ona en yakın isimlerden biri belki de en yakını. Kesinlikle oynayın, oynattırın. Fakat ülkemizde bu yazının tarihi itibari ile oyun fiyatlarının ulaştığı noktada gönül rahatlığı ile alın diyemiyorum bu oyunu. Neyse ki EA Play Pro diye bir nimet var. Bu oyun kesinlikle EA Play Pro aboneliğine değer. Deneyimlemek gereken bir oyun.

Son olarak bir 4 Mayıs tarihinde bitirdiğim bu. yazıyla birlikte hep AAA oyun nereye kadar biraz da tekte bitirmelik, keyiflik oyun lazım derseniz sizi tekte hüptürmelik 10 oyun videomuza alabiliriz. Ayrıca görsel olarak çok daha tatmin edici bir oyun arayanlara Horizion Forbidden West’in yeni çıkan DLC’si Burning Shores incelemesine alabiliriz.

May the force be with you.

En İyi İkinci Star Wars Oyunu? Star Wars Jedi: Survivor – İnceleme
Sonuç Olarak
Oynanış
8.8
Hikaye
9
Grafik
6.5
Atmosfer
9
Müzik
8.5
Okuyucu Derecelendirmesi4 Oy
9.1
Artılar
Devamını merak ettiren güzel bir hikaye.
Star Wars evreninde olduğunu hissettiren bir atmosfer.
Orkestral oyun müzikleri ve oyun evreninin yaşayan kendi müzikleri.
Geliştirilmiş oynanış, özellikle Stance sistemi.
Çok zekice dizayn edilmiş harita tasarımları.
Eksiler
İlk oyundan bu yana devam eden karakter ve yüzeylerdeki mesh hataları.
Harita tasarımlarını ve keşfetme arzusunu baltalayan zayıf ödüllendirme sistemi.
Coruscant bölümündeki teknik sorunlar.
8.4

Leave a comment

0.0/5

Oynanış
Hikaye
Grafik
Atmosfer
Müzik
Toplam Puan