Vampirler insanlık tarihinde uzun süredir yerini sağlam şekilde korumuş mitolojik yaratıklardır. Bu şeytani varlıklar ile alakalı anlatılar: konu hakkındaki ilk modern eser olan John Polidori’nin 1819 tarihli “The Vampyre”ından esinlenerek başlamış ve şu an hepimizin bildiği Dracula’ya (Bram Stoker – 1890) kadar devam etmiştir. Hala daha günümüzde vampirler ile alakalı gerek edebi, gerek sinema eserleri çıkmaya devam ediyor. Redfall bu içeriklerin en son çıkanı olma niteliğinde.
Özellikle son yirmi sene içerisinde oyunların da içerik ve anlatıda filmler ve kitaplar kadar güçlü olabileceği fark edildi. Böylece oyunlar, vampirlerin bir sonraki uğrak noktası haline geldi. Bunun sonucunda oyun dünyası olarak elimizde Castlevania, Vampire Masquerade Bloodlines, Bloodrayne, Legacy of Kain, Van Helsing, Nosferatu: The Wrath of Malachi gibi bir çok Vampir temalı ürün olmuş oldu.
Gecenin kül rengi dostları olan vampirler şimdilerde ise Arkane Studios’un Redfall’ında ana düşmanlarımız olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Oyunu ilk gördüğüm günden beri takip ediyordum. Özellikle “Into the Night” trailer’ından sonra oyuna karşı oldukça yükseldiğimi söylemeliyim. Arkane’in usta işi level tasarımları ile tehlikeli vampirler bir araya geldiğinde ortaya çıkacak ürünün kalitesi rüyalarıma girdi diyebilirim. Ancak dört kişilik co-op oyunların kötü şöhreti ve şirketlerin son dönemlerde sıkça başvurduğu “tutmayacak servis oyunu yapalım” kafası düşünüldüğünde oyun açıkça tehlikeli sularda yüzüyordu. Oyunu deneyimleyince fark ettim ki endişem biraz yersiz kaçmış. Hatta oyun bana Xbox Game Pass’te uzun vakitler geçirteceğe benziyor.
Oyunu gördüğümden beri aklımda olan soru oyundaki rolümüzdü. “Avcı” mı, yoksa “Av” mı olacaktık? Ayrıca dikkatimi çeken bir diğer unsur da oyunun sık sık “Açık Dünya” olduğunun gözümüze sokulmasıydı. Prey, Dishonored, Deathloop gibi serilere imza atmış Arkane Studios’un, Redfall ’dan önce ufak da olsa “Açık Dünyacıklar” yaptığını biliyoruz. Redfall’ın farkı ne olsa gerekti? İşte tüm bu soruların ve dahasının yanıtı aşağıda:
Oynanış
Redfall kesinlikle beyinsizce ateş ettiğiniz ve düşmanları temizleyerek görevden göreve koştuğunuz bir oyun değil. Evet, bunu yaptığınız zamanlar oluyor. Ancak tek kişilik deneyim genellikle strateji ve açık dünya haritayı analiz etmek üzerine kurgulanmış. Fakat bu sizi zora sokmasın. Oyun asla oyuncuyu strateji yapmaya zorlamıyor. Böylece oyuncuyu özgür bırakmış oluyor. İsteyenler yine kafalarını boşaltmak için hunharca etrafa sıkarak oyunun vermek istediği deneyimi yaşayabilir.
Redfall’da oynanabilir 4 farklı karakter bulunmakta. Bunlar: Jacob Boyer (keskin nişancı), Remi Rosa (Combat Specialist), Devinder Crousley (zoolog), Layla Ellison (mühendis).
Karakterler ile alakalı güzel bir trailer’a buradan ulaşabilirsiniz.
Her bir karakterin farklı bir yetenek ağacı ve kendi benzersiz yetenekleri bulunmakta. Örneğin benim oynadığım karakter olan Jacob, kısa süreli görünmezlik, çevreyi gösteren kuzgun gibi yeteneklere sahipti. Ayrıca çok kısa süre herkese headshoot atabildiği bir sniper yeteneği de vardı. Çatılara çıkıp düşmanları sessizce avlamak için ideal bir karakterdi. Oyunun bölüm tasarımı da buna oldukça müsaade ediyordu. Kuzgunum haritadaki önemli noktaları fark etmeme yardım ediyor, böylece sürprizlerle karşılaşmıyordum.
Ancak oyunu oynarken biraz canımın sıkıldığı bir konu oldu. Parkur ve hareket kabiliyetimiz Dishonored ve Deathloop gibi örneklerden sonra açık dünya bir oyun için istediğim tatmini veremedi. Bu muhtemelen seçtiğim karakter ile alakalı çünkü ekibimizden Layla bu konuda oldukça becerikli.
Layla’nın becerileri, savaşta hareketliliği ve dikey oynanışı artırmaya odaklı yetenekler. Çatılara hızlı bir şekilde erişmek için telekinetik bir asansör çağırmanızı sağlayan kaldırma yeteneği bunlardan başlıcası. Ancak oyunu tek kişi deneyimleyecekler ve hızlı bir parkur yeteneği arayanlar için Layla’ya bağımlı olmak biraz can sıkıcı olabilir. Belki bu sorunu oyuncu olarak, yapay zekaya basit emirler vererek önleyebiliriz.
Bizim oynadığımız sürüm tek kişilik ve companion AI olmayan bir deneyimdi. Dolayısıyla bu konu nasıl çözülmüş ya da üzerinde durulmuş mu bilmiyorum.
Vuruş Hissi ve Silahlar
Evet, oyunun vuruş hissinden bahsetmiyorum. Çünkü Redfall, bu alanda alışık olduğumuz Arkane standardında bir iş çıkarıyor. Tabii ki önde gelen FPS shooterlar kadar silahı elinizde hissedemiyorsunuz ancak örnek shooter bir oyun için yine de oturaklı olduğunu söylemeliyim.
Bu konuda silah çeşitliliği de oyuna olukça yardımcı oluyor. Birçok farklı silah var. Çoğu silah klişe olsa da yapımcı ekip silahlara bir karakteristik yapı vermeyi başarmış.
Oyunun Genel Zorluğu
Oyun zor bir oyun olmasa da sizi haritayı ve çevreyi analiz etmeye teşvik ediyor. Farklı yolları kullanıp size taktik yapmanız için imkân tanıyor. Bunu yapmadığınızda ise çok yıkıcı olmasa da çeşitli sonuçlar ile karşılaşıyorsunuz. Düşmanlar çevrenizi sarıp sizi indirebiliyor. Ancak gerilmenize gerek yok, dikkatli olduğunuzda kolayca ölmüyorsunuz.
Ayrıca oyunun bir noktada sizi vampirlerin ya da çatışmanın ortasına atlamak zorunda bırakması oyunu tekdüzelikten kurtarmış. Çünkü vampirleri öldürmek için ucunda kazıklar bulunan silahlar kullanıyoruz. Eğer sersemlemiş vampirleri öldüremezsek canları tekrardan doluyor ve bir daha savaşa katılıyorlar. Envanterimizde bulunacak 3 silahı seçerken kazık göz önünde bulundurulması gereken önemli bir etmen haline gelmiş. Çünkü her silahın ucunda kazık bulunmuyor.
Vampirler ateş ya da UV ışınla da etkisiz hale getirilebiliyor ancak bu silahların kısıtlı mermileri olduğundan her daim kesin ve etkili bir çözüm sunamıyorlar.
Görsel Stil ve Atmosfer
Arkane, oyunlarında gerçeğe yakın ancak bir o kadar da “cartoonic” dediğimiz grafikler kullanmayı sever. Bu geleneğini Redfall’da da sürdürmüş. Oyun oldukça hoş gözüküyor. Stili farklı olsa da oyunun vaat ettiği karanlık atmosferi fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Özellikle uzaktan bir vampiri gördüğünüzde bunun tasarımıyla ve postürüyle alışılmışın dışında bir yaratık olduğunu anlıyorsunuz.
Çevre modellemeleri yeterli düzeyde ve harita dolu. Işıklandırmalar, kaplamalar göze güzel geliyor. Saydığım unsurlar atmosferi güçlendirmede de oldukça başarılı olmuş. Karakter ve silah tasarımları oldukça keyifli. Evlerin içlerinde ve haritanın belli bölgelerinde zaman zaman çevresel hikâye anlatıcılığının eserlerini görüyoruz. Zaten söz konusu Arkane olunca bu durum olmazsa olmazlardan biridir.
Level Yapısı ve Açık Dünya
Redfall kasabası aslında küçük küçük Deathloop ve Dishonored haritalarından oluşan bir açık dünya gibi. Geniş bir kasaba, parklar, liman gibi yapılar sunmakta. Buraları 90 dakika içinde bir yandan bize sunulan içeriği test ederken, bir yandan da keşfetmek hayli zor oldu. Kasaba; tiyatro, kilise ve itfaiye istasyonu gibi büyük detaylı binalarla dolu. Zaten Lead Producer Aaron Carter da oyunu yaparken bunlara dikkat ettiklerinin ısrarla altını çizmişti. Bu bahsettiğim çoğu büyük binanın birden fazla girişi mevcut. Bu da oyunculara fazlasıyla büyük bir opsiyon çeşitliliği sunmakta. Her bir giriş farklı bir oynanış tarzına göre tasarlanmış. Ancak bana temelde yapacaklarımız aynı olacak gibi geldi. Şahsen oyuncuların Dishonered’da olduğu kadar gizlilik-aksiyon üzerine yoğunlaşacaklarını ve ikilemde kalacaklarını düşünmüyorum. Oyunun asıl odaklandığı kısım ve seçenek bolluğu da burada değil zaten. Asıl olay taktiksel çeşitlilikte.
Redfall’da Production Director olan Ben Horne’un sözleri, oyunun oyuncuya sunduğu özgürlüğü iyi biçimde açıklıyor: “Oyunu arkadaşlarınızla oynarken, her biriniz haritanın dört bir yanına gidebilirsiniz. Çok oyunculu modda oyuncuları birbirlerine bağlamayacağız.”.
Bu da acaba 4 kişi açık dünyada deli danalar gibi koşturup vampir avlarken “Diğer oyunculara bağımlı kalacak mıyız?” sorusuna güzel bir yanıt olmuş oldu. Online oynarken istediğiniz zaman yalnız kurt gibi haritada dolaşabilir ya da strateji yapmak için dağılabilirsiniz.
Vampir Tanrıları
Redfall açık dünyadaki hareketlerimize dikkat etmemizi gerektirecek ufak bir yenilik ile geliyor. Oyunda 4 büyük vampir tanrısı bulunmakta. Bunlar: Baş kötümüz Hollowman, Bloody Tom, Miss Wisper ve The Black Sun. 90 dakika boyunca tabii ki bunlardan hiçbiri ile karşılaşmadım. Ancak onları oldukça kızdırdığımı söylemeliyim. Bu kutsal vampirlerin bir kızgınlık barı bulunmakta. Bu barı yan görevler, özel vampirleri imha etme, ana görevde ilerleme gibi çeşitli yöntemler ile doldurabiliyoruz. Oyuncu pasif kaldığında ise bu bar yavaşça aşağı doğru iniyor. Bar dolduğunda ise yıldırım ve şimşekler eşliğinde sağlam bir düşman olan “Rook” adlı özel vampir hizmetkâr iniyor. Bu ufak mini boss kapışması esnasında ölmeniz çok mümkün. Dolayısıyla bu arkadaşları kızdırmadan önce bir daha düşünün ya da savaşmadan önce iyice hazırlanıp konumunuzu iyi belirleyin.
Silah Çeşitliliği
Redfall klasik silahların aynında ilginç silahlara da sahip. Oyunda Deathloop gibi bir silah sınıf ve seviye sistemi bulunmakta. İlginç gördüğüm silahlar arasında ateş hasarı veren flare gun, UV ışınlar saçan ve insanların kılına bile zarar veremese de vampirlere kök söktüren UV gun ve kazık fırlatıp gerek vampir gerek insan, önünde kimsenin durmaya cesaret edemeyeceği bir “Kazık Atan” var. Evet, silahın adını hatırlamıyorum ama bence isim gayet uygun.
Kısaca…
Redfall bende güzel bir izlenim bıraktı. Geniş ve Arkane yapımı iyi planlanmış bir haritada arkadaşlarım ile vampir avlama fikri de kulağa hoş geliyor. Oyuncu topluluğunun bu fikri seveceğini düşünüyorum. Derinlikleri olan bir oyun olmuş. Ne kadar benim beklediğim o zor ve avcıdan çok av olduğumuz ve her bir vampire karşı tetikte olmamız gereken o oyun Redfall olmasa da oldukça iyi bir iş çıkartılmış diyebilirim. Oyunda yaşanılan birkaç donma haricinde çok fazla bugla karşılaşmadığımı belirtmek istiyorum. Daha optimize edilmemiş bir oyunun bu denli iyi çalışması gerçekten hoş bir durum. Özelliklede son zamanlarda karşılaştığımız rezil optimizasyon örneklerinden sonra. Oyunun geleceğini hep birlikte izleyip göreceğiz.
Son cümlemi Bethesda‘da Community Manager olarak çalışan Julian Eriks ile yaptığım ufak sohbet esnasında bana verdiği cevap ile bitireceğim.
“Redfall’u ve Redfall da yaptıklarımızı bir ya da iki cümle ile özetleyebilir misiniz? Yani oyunun vaatleri nelerdir?”
“Redfall çeşitli olaylar sonrası vampirlerin hüküm sürdüğü bir dünyada hayatta kalan bir grup survivor’ın hikayesi, Ekibimizle dünyayı analiz ediyor ve taktik kurup vampir avlıyoruz. Her oyuncunun bir rolü ve güçlü güçsüz yönleri var. Oyunun dengesi kurulmaya çalışılırken tek oyunculu ve çok oyunculu standartlar göz önünde bulunduruldu. Karakterlere özellikle silah bakımından sınırlamalar getirmek istemedik. Belli başlı özel silahlar haricinde her oyuncu her silahı kullanabilsin istedik. Her vampirin kendine has bir zorluk türü olacak zaten siz de oynarken bunu rahatlıkla fark edeceksiniz. Keyifli oyunlar!”
Vampirlere karşı bol şans dilerim. Şah damarınıza dikkat edin dostlar.