Aşk, hepimizin mutlaka yaşadığı veya yaşamayı umduğu bir duygudur. Birçok edebi eserin ana teması olan bu kavram, filmlerin de olmazsa olmazlarındandır. Neredeyse her filmde bir aşk kırıntısı görmeniz mümkündür. Bu listemizde ise bu kırıntıların ötesine gidip ana odağına aşkı alan filmlerden bahsedeceğiz. Romantik film arayışında olanlar için hadi gelin listemize başlayalım.
Notting Hill – Aşk Engel Tanımaz
Listemize bir romantik komedi ile başlıyoruz. William Thacker, Notting Hill adı verilen bir bölgede yaşamını sürdürmektedir. William eşinden boşanmıştır. Bu yüzden tuhaf arkadaşı Spike ile birlikte yaşamaktadır. William, kendine ait olan kitabevi sayesinde geçimini sürdürmektedir. Kitabevine gelen ve dünya yıldızı bir oyuncu olan Anna Scott, William’ın hayatını tamamen değiştirecektir. Her ne kadar romantik komedi de olsa sizleri ağlatabilecek birkaç sahne mevcut. Bundan dolayı yanınızda bir mendil bulundurmanız sizin yararınıza.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind – Sil Baştan
Birçoğunuz keşke hafızam silinse de şu olayı hatırlamasam demiştir. Peki bunun mümkün olduğunu öğrenseniz fakat bununla birlikte güzel anıların da silineceğini bilseniz yine de devam eder miydiniz? Sizi bilmem ama Joel Barish bu konuda biraz kararsız. Joel iki yıllık bir ilişki sonunda kız arkadaşından ayrılmıştır. Kız arkadaşı Clementine ise bu iki yıllık süreci gizemli bir operasyon ile hafızasından sildirir. Joel bunu öğrenir ve doğal olarak bir hayli üzülür. Aynı işlemi kendine de yaptırmak isteyen Joel, kararlarını tekrar sorgulayacaktır.
Silver Linings Playbook – Umut Işığım
Hayatınızdaki her şeyi bir gün içerisinde kaybettiğinizi hayal edin. Evet, oldukça kötü bir deneyim. Pat Solitano ise bu deneyimi yaşayan eski bir tarih öğretmenidir. Bu yüzden travma yaşayarak rehabilitasyona kapatılır. Rehabilitasyondan çıktığında ise tek amacı hayatını düzene sokup eski karısı Vicy ile tekrar birlikte olmaktır. Pat, bu amaç doğrultusunda hareket edecektir fakat onu birçok sürpriz beklemektedir.
La La Land – Aşıklar Şehri
Romantik film listesi yapıp müzikal bir film koymamak olmaz. Sonuçta şarkıların çoğu aşk için yazılıyor. La La Land’ın konusunda da aşk ve müzik ön planda. Yolları kesişen iki sanat sevdalısının hikayesine tanık oluyoruz. Sebastian, Jazz müziğinin ön planda olduğu bir kulüp açma hayaliyle yaşamakta. Mia ise oyunculuk yolundan ilerlemeye çalışan genç bir kadın. Bu ikilinin yolları bir şekilde kesişir. Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Amélie
Amélie genç yaşında ailesini kaybetmiştir fakat bu onun renkli kişiliğini yaşatmasına engel olmamıştır. Ailesinin kaybının ardından kendini diğer insanları mutlu etmeye adamıştır. Peki bu adanmışlık onun hayatını nasıl etkileyecektir? Başkalarının hayatlarını kolaylaştırmaya çalışan bu genç kız kendisi için de aynı şeyleri yapacak mıdır?
Not Defteri – The Notebook
Yaşlılara ev sahipliği yapan bir bakımevinde yaşayan Duke, sararmış defterindeki aşk hikayesini okumaya başlar. Başka bir deyişle filmimizin hikâyesi başlar. Hikaye bizleri 1940 yılına götürür. Seabrook Adası’na henüz 17 yaşında olan Allie Hamilton gelir. Ailesi ile tatil yapan Allie, Noah isimli bir gençle tanışır. Bunun ardından ikilinin arasındaki bağ zaman geçtikçe kuvvetlenmeye başlar. Sınıfsal ve ekonomik farklılıklar da ikilinin aşkına engel olamaz. Hayatı doyasıya yaşayan çiftimizin ilişkisini tehlikeye sokacak tek durum ise gittikçe kızışan 2. Dünya Savaşı’nın ta kendisidir. Özellikle romantik film arayışındaysanız, The Notebook mutlaka göz atmanız gereken bir yapım.
Bir başka yazının daha sonuna geldik. Daha fazla içerik için bizleri takip etmeyi unutmayın. Son olarak sizleri ilk sezonu yayınlanan House of the Dragon’ın incelemesine yönlendiriyorum. İyi okumalar.
