Skip to content Skip to footer

Tüm Panayırların Heyulası İnceleme

Uzun zamandır kitap okumadığınızı fark ettiğiniz o anki vicdan azabının eşiğindeydim bir süredir. Farklı evrenlerin tadını alınca kendini o akışa kaptırmak okumakla kolay. Bunu hatırlayınca okuyacak güzel bir kitap arayışına düşmüştüm. Tam da bu noktada Kayıp Rıhtım’ın Tüm Panayırların Heyulası kitabıyla tanıştım. Farklı bir evren peşindeyken birbirinden farklı yirmi evrenin yolcusu oldum. İki oturuşta bitirdiğim bu güzel öykü antolojisini sizlerle paylaşmak isterim.

Tüm Panayırların Heyulası, Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi’nin birinci kitabı. İçerisinde 20 farklı yazardan 20 çeşit öykü mevcut. Kitapta öyküleriyle yer alan yazarlar şu şekilde: Ayça Erkol, Bahadır Cüneyt Yalçın, Bahri Vardarlılar, Deniz Erbulak, Eda İşler, Ekin Açıkgöz, Emirhan Burak Aydın, Ezgi Polat, Hakan Bıçakcı, Hikmet Hükümenoğlu, Mehmet Berk Yaltırık, Murat S. Dural, Müge Koçak, Onur Selamet, Orçun Ünal, Özgürcan Uzunyaşa, S. İpek Ortaer Montanari, Seran Demiral, Suat Duman ve Süreyyya Evren.

Tüm Panayırların Heyulası pek çok açıdan kendine bağlayıcı etkiye sahip. “Ucube” konseptli bu öykü kitabında birbirleriyle tema bakımından bağlantılı öyküler mevcut. Ucube temasını ilk duyduğumda fazlasıyla çarpıcı bulmuştum. Kitap bu çarpıcı temanın hakkını tamamen veriyor. Öykülerdeki “Ucubeler” kimi zaman bir insan, kimi zaman da bir mekân. Her bir hikâye günlük hayatımızda duyduğumuz çeşitli olayların kenarından köşesinden geçiyor. Dram, sevgi, korku ve ötesi. Pek çok sefer boğazınızı düğüm düğüm eden hikâyeler. Her şeyin ötesinde, fazlasıyla düşündüren hikâyeler.

Fazlasıyla Hayatın İçinden

Tüm Panayırların Heyulası, geçmişte ve günümüzde toplumun kanayan yarası olmuş pek çok mevzuya parmak basıyor. Yazarlarca aktarılan yirmi hikâye için de “Bu imkânsız!” deme şansınız yok. Hikâyelerden bazılarını okurken kimi zaman öfke duydum, kimi zaman da gözlerim doldu. Hayatın içinde ne kadar “ucube” durum ya da insan varsa değinilmiş. Sert ve gerçekçi. Kitapta Edgar Allan Poe şiiri okurcasına okuduğum hikâyeler oldu. O anlarda Sopor Aeternus & The Ensemble Of Shadows grubunun The Sleeper şarkısını dinler gibi hissettim. Bilmeyenler için bu şarkı Edgar Allan Poe’nun şiirinden oluşur. Hafif bir serüven tadındadır ama can yakar.

Yine bu düşünceler arasındayken sonuna geldiğim öykülerden birinde gördüğüm bir dipnot beni etkiledi: “Bu öykü Nick Cave and the Bad Seeds ile Kylie Minogue’un ‘Where the Wild Roses Grow’ isimli şarkısından esinle yazılmıştır.” Dipnot sonrasında derin bir nefes aldığımı hatırlıyorum. Bahsedilen şarkı sevdiğim bir şarkıydı. Sonrasında uzun zamandır dinlediğim o şarkıyı tekrar açtım. Bir de yazarın gözünden dinledim. Hayatımda yaşadığım en kalp kırıcı deneyimlerden biriydi. O an bu kitabın ne denli özel olduğunu tekrar anladım.

Dünya günlük güneşlik bir yer olmadı, olmayacak da. Tüm Panayırların Heyulası, bizi içten içe boğan, kimi zaman da düşündüren sayısız hikâyenin farklı açılardan yansımalarını aktarıyor. Olabildiğince can yakıcı, kimi zaman yüzleşmek istemeyeceğiniz kadar çok. Her şeyin ötesinde düşündürücü.

Tüm Panayırların Heyulası, Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi’nin ilk kitabı. İthaki Yayınları’nın desteğiyle çıktı. Umarım Kayıp Rıhtım ekibi bu seriye devam eder. Severek takipçisi olacağım. Kitabı satın almak için buraya tıklayabilirsiniz. Son olarak, ulaştırdıkları bu güzel kitap için sonsuz teşekkürler.

Leave a comment

0.0/5