Skip to content Skip to footer

Elden Ring Ön İnceleme

Souls serisi hem oyuncular hem de from software için dönüm noktasıdır. Oyuncular açısından önemli olan noktası tabii ki yeni bir oyun türü olan “Souls-Like” yani, Souls benzeri dediğimiz türün ortaya çıkmasıdır. Firma tarafına bakacak olursak, From Software genelde vasat oyunlar çıkaran bir firmaydı. 2009 yılında çıkan Demon’s Souls ise dediğim gibi bir dönüm noktası olmuştur. İşte bugün konumuz Elden Ring, çünkü çıktığı gibi oyuna girdim. Evet hem de 6 saat oynadım! E gelin o zaman sizlere bu deneyimden bahsedeyim biraz.

Hikaye

Oyunun oynadığım sürümü 12-15 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen “Network Test” versiyonuydu. Bu sebepten dolayı oyunun sadece ilk saatlerini oynayabildim. İlk saatleri olduğundan dolayı hikaye hakkında bilgim neredeyse sıfır. Ama şundan da eminim, tam halini oynamış olunca da hikaye hakkında bilgim sıfır olacak. Çünkü Souls serisi oyuncuya hikayeyi direkt aktarmak yerine etraftan topladığımız materyaller aracılığıyla aktarıyor. Ne yalan söyleyeyim bunları okumaktansa YouTube üzerinden “lore” videoları izlemek daha ilgi çekici oluyor.

Oyunun asıl Bossları olan Demigodlardan biri

Yine etraftan araştırdığım şekilde (emin olun böylesi daha iyi) hikayeden bahsedeyim ben sizlere. Bulunduğumuz dünyanın adı “The Lands Between” olarak geçiyor. Bu dünyanın içerisinde “Erdtree” dediğimiz kutsal ağaçlar mevcut. Bu ağaçlar oyunun da adını aldığı Elden Ring’e bir güç aktarıyor. Bir sebepten dolayı (oyun çıkınca belli olacak bu sebep) Elden Ring kırılıyor ve insanlar “tarnished” oluyor. Yönettiğimiz karakterin adı da bu yüzden Tarnished.

Tarnished olan kişiler bu olaydan sonra sürgüne yollanıyorlar. Yine oyun daha tam olarak çıkmadığı için kesin bilgisi olmayan bir sebepten dolayı sürgünden dönüp geri The Lands Between diyarına dönüyorlar. Amaçları ise Erdtree adlı kutsal ağaçlardan kaybettikleri güçleri geri almak.

Tabii Elden Ring için şöyle bir detay var. Yazarlarından biri Game of Thrones serisi ile bildiğimiz George R. R. Martin. Bu sebepten dolayı Elden Ring büyük ihtimalle daha karakter odaklı bir hikaye anlatacak. Fakat oyunun yapımcısı Miyazaki bir röportajında yine Dark Souls tarzı anlatıma sahip olacağını söylüyor. Bu arada George R. R. Martin oyunun hikayesini yazmıyor. Oyunun hikaye temellerini oluşturuyor, arka plan hikayesini veya kısaca lore kısmını o yazıyor. Oyunun lore-master’ı kendisi kısaca.

Ufak bir not düşeyim. Genel olarak Souls serisi için lore araştırması yapmak isteyip, yeteri kadar yabancı dile sahip değilseniz size bir kanal önereceğim. Emin Çıtak bu konularda detaylı araştırma yapıp güzel bir şekilde anlatıyor. Onun da kanalına buraya tıklayıp ulaşabilirsiniz.

Oynanış

Gelelim bir Souls serisinin en iyi yanına. Oyun dünyasında devrime yol açan oynanış mekaniklerine. Hala oyun dünyasının en tatmin edici mekaniklerine sahipler. Bu sözleri yaklaşık. 16-17 yıldır oyunlara bağımlı bir insan olarak söylüyorum. Hala sahipler derken üzerine koymamışlar demek de değil bu. Oyunun içerisine yeni eklenen mekanikler sayesinde inanılmaz bir eğlence aldım mekaniklerden.

Oyunun tam sürümünün incelemesi olmadığı için zaten eskiden olan özellikleri detaylı şekilde anlatmayacağım. Merak etmeyin tam sürüm incelemesinde her bir detayı yazacağım. Oyunun temelinde üç tane büyük yenilik var. Bunları alt başlıklar şeklinde açıklamam sizler için daha rahat olur.

Açık Dünya Türüne Geçiş

Evet tam olarak okuduğunuz gibi. Açık dünya bir Souls oyunu var elimizde artık. Önceki Souls oyunları her ne kadar açık bir dünyaya sahipmiş gibi hissettirseler bile değillerdi. Onları daha çok bir parkur gibi düşünebilirsiniz. Bu parkur gibi olmalarından dolayı yarı bir açık dünya tarzındalardı. Sizlerin açtığınız kısa yollar sayesinde bu parkur alternatif yollara bürünüyordu.

Elden Ring ise tamamen açık bir dünyaya sahip. Açıkçası ben oyunu oynamadan önce çok korkuyordum. Son 5 yıldır oynadığımız neredeyse her açık dünya oyunu niteliksiz oluyordu çünkü. Yok işte etraftan tüy topla, şurayı ele geçir tarzı sebeplerden dolayı değil. Bu sebepleri 100 kere yaptırmasından dolayı.

Her ne kadar From Software, Souls serisinde her detayı en ince ayrıntısına kadar işlese bile bir endişe vardı içimde. Sonuçta bu insanlar daha önce hiç açık dünya oyunu yapmadı. Her ne kadar önceki oyunlar özgürlük hissiyatını verse bile yapmadılar sonuçta. İlk 6 saatten bunu söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama Elden Ring bu işi kurtarmış.

Elden Ring – Erdtree

Bunun belli başları sebeplerinden biri düşman çeşitliliği. Aslında Souls oyunlarında 30 saat boyunca “vur ve doğru zamanda kaç” yapıyor olsanız bile tekrar hissiyatı yaşatmıyordu. Tabii silah ve büyü çeşitliliği gibi etkenler de var bu işin içinde fakat benim gözümde en büyük etken her zaman düşman çeşitliliği. Test sürümünde içinde olduğumuz haritanın küçük bir parçasında bile inanılmaz bir düşman çeşitliliği vardı.

Tabii açık dünya sayesinde gelen bir sürü toplanabilir malzeme ve craft sistemi var. 6 saatlik oynama süremi tamamen oyunun dövüş mekaniklerine ayırmak istediğim için craft sistemi hakkında çok doğru konuşamam. Fakat üstünkörü baktığım halinde bile inanılmaz şeyler yapabilme imkanı verdiği fark ediliyor.

Zıplama ve Binek

Souls serisine çok aşikar değilseniz şu an yaşadığım heyecanı anlamanız biraz zor olabilir. E haklısınız tabii ama “zıplayabiliyoruz artık!”. Kulağa şaka gibi geliyor ama bir Souls oyununda zıplayabiliyoruz. Bu zıplama olayı oyunun açık dünyasındaki keşif hissiyatını o kadar tatlı arttırıyor ki gördüğünüz harabelerin üstüne zıplaya zıplaya çıkabilirsiniz. Oradan da dürbününüz ile yeni gideceğiniz rotayı belirleyip, keyfinize keyif katabilirsiniz.

Ama şunu da belirtmek isterim ki bu zıplama olayı şu an bir tık ham. Skyrim de olduğu gibi neredeyse dik bir duvarı zorlaya zorlaya zıplayarak çıkabiliyorsunuz. Tam sürümde ne hale gelir bu zıplama bilemiyorum ama bence bunu engellemeleri lazım.

Tabii az önce açık dünyadan bahsettik, zıplayarak yeni keşif seçeneklerinin artmasından da bahsettik. Bu koskoca dünyayı amele gibi yürüyecek halimiz de yok değil mi? Bu noktada yeni eklenen bineğimiz işin içine giriyor. Binek diyorum çünkü kendisi at mı yoksa keçi mi hala tam olarak anlayamadım. O yüzden kendisine binek olarak seslenmeye devam edeceğim.

VALLA ZIPLIYORUZ MÜKEMMEL MÜKEMMMEL

Bineğimiz sayesinde Elden Ring dünyasını dolaşması daha rahat bir hale geliyor. The Lands Between ne kadar büyük olacak tam olarak emin değilim ama binek sayesinde oradan oraya koşturmanın zevkini doruklarına kadar yaşatacağı belli.

Bu arada bineğimiz de zıplıyor. Evet doğru yazdım zıplıyor. Hem de bir kere zıplamak yetmez gibi iki kere zıplıyor. Ayrıca açık dünya da benim hava dalgası olarak dediğim yerlere gelince inanılmaz yükseklere kadar çıkabiliyorsunuz. Şunu da söylemek gerek, binek ne kadar keyifli olsa da Red Dead Redemption 2 kadar sağlam bir binek mekaniği beklemeyin. Elden Ring’in içerisinde biraz daha arcade bir binek sürüşü mekaniği var. Gerçi Red Dead Redemption 2’de at ile drift yapabiliyorduk.

Yeni Combat (Dövüş) Mekanikleri

Tamam bu özellikler her ne kadar heyecanlandırıcı olsa bile Souls serisini Souls yapan, dövüş mekanikleridir. Oyun zaten eski oyunlardan barındırdığı harika sistemi ufak tefek değişiklikler ile bir üst noktaya taşıyor. Madem az önce zıplama ve binekten bahsettik, bunların Elden Ring’in dövüş mekaniğine olan etkilerinden de bahsedelim. Zıplama sayesinde zıplayarak saldırı yapabiliyorsunuz. Tamam bu beklenen bir şey zaten ama binek dövüş sistemine büyük etkiler yapıyor.

Binek üzerinde yine hafif ve ağır saldırı seçenekleriniz var. Sağ taraftaki düğmelere basarsanız sağ tarafa, sol taraftaki düğmelere basarsanız sol tarafa saldırı yapıyorsunuz. Alışması biraz zor ama alışınca işinizi acayip rahatlatıyor. Toplu ekiplere saldırı yaparken at üstünde saldırı yapmak fazla güçlü kalıyor çünkü aralarından koşarak kılıç sallıyorsunuz. Büyük yaratıklara karşı yaptığınız saldırılarda da inanılmaz bir avantaja sahipsiniz.

Büyük yaratık kısmında yaşadığım bir savaşı anlatayım sizlere. Oyunda normal bir düşman türü olarak devler var. Normal diye belirtiyorum çünkü ben ilk öldürdüğüm zaman mini boss zannetmiştim. Neyse bu devlerle ayak üstünde çarpışmak inanılmaz zor çünkü yere indirdikleri bir darbe alan saldırısı yapıyor. Fakat binek üzerinde savaşırken o alan saldırısından zıplayarak kaçma şansınız oluyor. Sahne gözünüzde şöyle canlansın, bir dev sağa sola yumruk sallıyor ve siz binek ile etrafta salak salak zıplayıp kaçıyorsunuz. Anlatınca çok heyecanlı değilmiş ama oynarken inanılmaz bir heyecan oluyor.

Dövüş sistemine gelen bir diğer yenilik ise “guard-counter” mekaniği. Bu mekanik sayesinde kalkanınız ile yaptığınız bir savunmadan sonra anında saldırıya basarsanız karşı saldırı yapıyorsunuz. Toplu düşmanlara karşı işlevsel olmasa bile birebir dövüşlerde gayet etkili oluyor.

Büyü tarafında olan iki tane büyük yenilik var. Bunlardan biri ruh çağırma özelliği. Ben kendim oynarken etrafta hiç bulamadığım için deneyemedim fakat kurttan tutun büyük yaratıklara kadar ruh seçeneği var gördüğüm kadarıyla. Diğer yenilik ise silahlarımıza taktığımız “Ashes of War” büyüleri.

Bu Ashes of War büyülerini elinizde sadece o silah varken kullanabiliyorsunuz. Kullanma tuşu “L2” olduğu için sol elin boş kalması gerekiyor. Bu büyülerden benim en çok kullandığım yıldırım çarpma oldu. Belli bir mesafeden düşmanın kafasına yıldırım çarpmak çok zevkli oluyor. Tabii kılıcı büyülü bir kılıç şeklinde uzatıp vurma, rüzgar savurma gibi gibi bir çok seçenek var.

Sınıf Çeşitliliği

Bu kısımdan çok kısa bahsedip geçeceğim. Oyunun network testinde hazır halde beş tane sınıf vardı. Bunlar sırasıyla Prophet, Champion, Bloody Wolf, Warrior ve Enchanted Knight. Ben bunların arasından Bloody Wolf seçtim ve maalesef kısıtlı süreden dolayı diğer dört sınıfa bakamadım. Bloody Wolf’u da öyle bir sebepten dolayı seçmedim bu arada. Çok havalı duruyordu sadece.

Harbi çok havalı baksanıza ya

Grafikler

Bu konudan bahsederken bir şeyi belirtmem gerekiyor. Ben oyunu Xbox Series S üzerinden oynadım. Bu başlıktaki yorumlarım bu cihaza göre olacak çünkü diğer cihazlara her ne kadar göz atmış olsam da sonuçta gördüğüm ham görüntü değil. Bunu belirttiğime göre rahat rahat konuşabilirim artık.

Oyunun sanat tasarımı ve kullandığı renk paleti kesinlikle kusursuz. Gördüğüm manzaralar, çevrenin renkleri harika bir görüntü ortaya çıkarıyor. Fakat kaplama kalitesi ve özellikle gölgeler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyun eski nesil konsollara da çıkacağı için tam yeni nesil görüntü beklemiyordum ama kaplama kalitesi bir tık daha iyi olabilirdi.

Elden Ring – Dungeon (Zindan)

Gölgelendirme ise kesinlikle Elden Ring konusunda en sert eleştiri yapacağım kısım. Ağaçların gölgesi, bir kayanın gölgesi gibi çevre gölgelendirmeleri fazla pikselli gözüküyor. Tamam oyunun tam sürümü olmayabilir şu an oynadığımız ama bu konuda bir şey yapacaklarını çok sanmıyorum.

Gölgelendirme kötü dediysem bile oyunun ışıklandırma üzerinden yaptığı grafik oyunları göze hoş gelen detaylar arasında. Nasıl oluyor da gölgeleri kötü yapıp, ışık oyunlarını bu kadar kaliteli yapmışlar anlayamadım.

Bu arada ben bu oyunu ailemi ziyarete gittiğim zaman oynadım. Bunu söyleme sebebim oyunun açılmasını beklerken salonda Forza Horizon 5 (incelemesi burada onun da) oynuyordum. Babam da ne yapsın işte televizyonu ele geçirmişim, haliyle izliyor oynadığım oyunu. Forza Horizon 5’ten hemen sonra Elden Ring’e geçmeme rağmen babam oyunun manzara grafiklerini daha çok beğendi. Bu da böyle ufak bir hikaye olsun.

Performans

Performans kısmına gelirsek oyun Xbox Series S için 1440p 60fps sunacak şekilde optimize edilmiş. Kapalı ve dar alanlarda sabit 60fps aldım fakat açık dünya da ara ara 50fps hatta bazen 45fps’e kadar düştüğünü hissettim. Tabii ki tam sürümde düzelir bu olay orası ayrı ama belirtmeden geçmek olmaz.

Elden Ring içindeki düşmanlardan

Son Sözler

Gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim. Bu oynadığım 6 saat bile 2021 yılında oynadığım en iyi oyun deneyimiydi. Elden Ring’i oynarken uzun süredir hiçbir oyundan almadığım keyfi aldım. Eğer From Software bu 6 saatlik deneyimi uzun bir oynanış süresine yayabildiyse cidden büyük bir iş başarmış olur. O zaman 2022 yılında çıkacak oyunları uyaralım. Boşuna uğraşmayın, yılın oyunu şimdiden belli…

Leave a comment

0.0/5