GameDeus’un geliştirdiği Amok Runner oyununu ilk olarak GİST 2022 sırasında deneyimleme fırsatı yakaladım. Gördüğüm ilk anda çevre tasarımı ile beni büyülemeyi başardı. Ekiple oyun hakkında biraz konuştuktan sonra heyecan dolu bekleyiş başladı. Geçtiğimiz haftalarda oyunu deneme şansı buldum. Bana bu fırsatı verdikleri için GameDeus ekibine tekrardan teşekkür ederim. Oyunu çok beğenerek oynadım ve bundan sonra ekibin sıkı takipçisi olacağım. Yaptıkları ilk işin hakkını yeterince vermişler. Başarılarının daimi olacağına inancım tam. Umarım büyük hayallerle çıktıkları bu yolda emin adımlarla ilerleyerek çok daha güzel yerlere gelirler. Bu ekibe karşı umudum epey yüksek. Yürüdükleri yollar hep aydınlık olsun diyerek incelememize başlayalım.
Nedir Bu Amok Runner
Amok Runner hikaye tabanlı bir aksiyon macera oyunu. İçerisinde nişancı ve bulmaca mekanikleri de bulunduran oyunumuz 1930’lu yıllarda geçiyor. Amok sendromunun kasıp kavurduğu bir deniz kasabasında doktor olan Till Meier’in hayatı bir ziyaret sonrası sonsuza dek değişiyor. Kliniğine gelen İngiliz Soylusu Linda’nın yardım çağrısını yanlış anlaşılmalar yüzünden geri çeviren Till onu aramak üzere kendisini kasabanın karanlık sokaklarına atıyor. Böylece zorlu mücadelesi başlıyor. Onu bulmak için hızlı olması gerekiyor. Ancak eskiden dost bildikleri artık birer düşman oldukları için bu hiç de kolay olmuyor. Yaşayan bir dünyaya sahip oyunda sokaklarda gezmek bir hayli korkutucu olsa bile sizi şaşırtmayı başarıyor.
Mafia ve Alan Wake Esintileri
Amok Runner’ın beni en çok büyüleyen noktası kesinlikle atmosferi oldu. Karanlık teması ve kasvetli havasıyla beni oyunun içine çekmeyi başardı. Korkak bir insan olduğum için korku-gerilim türüyle aram hiç iyi değildir. Oyuna ilk başladığımda gerileceğimi düşünmediğim için akşam saatlerinde kendimi içine atmıştım. Bir saat oynadıktan sonra kötü bir tercih yaptığımı anlayarak sabah devam etmeye karar verdim. Daha çok bir aksiyon-macera oyunu olmasına rağmen mekan tasarımları ve düşmanları ile sizi germeyi başarıyor. Oyunda bir gece-gündüz döngüsü var ve bu atmosfere çok iyi yedirilmiş. Sabah saatlerinde Mafia oynuyormuş gibi hissederken akşam olunca bir anda Alan Wake oynuyormuş gibi hissettim. Hem Mafia hem de Alan Wake esintileri oyuna çok güzel işlenmiş. Bunun yanında oyun orijinal kalmayı da çok güzel bir şekilde başarmış. Her ne kadar sık sık bu esintilerle karşılaşsam bile tamamen orijinal bir yapımı oynadığımı hiç unutmadım.
Soulslike Düşmanlar ve Bulmacalar
Yapımcı ekibin niyeti tam olarak bu muydu onu bilemiyorum ancak oyun ciddi anlamda zor. Her oyunu prensip olarak ilk seferinde direkt olarak zorda başlatan bir oyuncuyum (soulslike oyunlar oynamıyorum). Yine oyunu zorda başlattım ve ilk düşmana geldiğim gibi patates oldum. Uzun çabalarım sonrasında ilk düşmanı geçtim ve mekaniklere alıştığımı düşünerek gururlu bir şekilde oyunuma devam ettim. İkinci aksiyona geldiğimde ise “İnceleme yazısı yazacağım, önemli olan oyunu bitirebilmek.” diyerek teselli ederken buldum kendimi. Bunun sonucunda ise oyunun zorluk derecesini azalttım. Hayatımda ilk kez bir oyunda bunu yapıyorum ve artık yaşlandığımı hissediyorum. Eğer düşündüğüm kadar zor değilse reflekslerim artık beni yarı yolda bırakmaya başlamış demektir. Ancak gelen güncellemeler sonrası yapımcı ekip bu konuda bir aksiyon almış ve aksiyon sistemine güzel geliştirmeler yapmışlar.
Aksiyonlar dışında oyunda bulunan bulmacalar da beni zorlamayı başardılar. Hatta bir tanesinde kağıt kalem kullanma ihtiyacı duydum. Eğer oyun dünyasında henüz soulslike bulmaca diye bir terim yoksa yapımcılar yeni bir tür ortaya çıkartmış olabilirler. Bulmacaların birer hikayesi olması beni çok etkiledi. Hepsi gerçekten çok güzel kurgulanmışlar.
Son Söz ve Gelişime Açık Noktalar
Amok Runner çevre tasarımı, atmosferi ve hikayesi ile keyifle oynadığım bir oyun oldu. Hikayesinde zaman zaman kopmalar olsa bile diyaloglar ve seslendirmeler bence bu açığı kapatıyor. Karanlık atmosfer çevre tasarımı ile çok güzel yansıtılıyor ve oyuncuyu germeyi başarıyor. Grafikleri ise beklediğimin çok ötesinde. Özellikle sanat ekibi gerçekten her şeyi ince ince dokumuş diyebilirim.. Aynı şekilde yazılım ekibi de oyunun genel mekanikleri konusunda gayet güzel bir işe imza atmışlar.
Oyunun geliştirmeye açık noktalarından da biraz bahsetmek istiyorum. Düşmanların zor olmasının en büyük sebeplerinden biri kaçınma mekaniğinin yetersiz olması. Düşmanlar size çok hızlı bir şekilde yaklaşıyorlar ve size yapıştıkları zaman onlardan kaçmak pek de kolay olmuyor. İlk oynadığım zaman bu gerçekten çok büyük bir sorundu. Çünkü bir kez yanlış kaçınma yaparsanız bir daha kaçamıyordunuz. Gelen güncellemeler sonrası yapımcı ekip bu konuya bir el atmış ve oyuncuya daha fazla şans tanımışlar. Oyun çıkana kadar gelen güncellemeler ile çok daha iyi bir hal alacağından eminim. Ekip oyunun üstünde hala daha çalışıyor ve oyunu her tekrarımda daha fazla hatanın giderildiğini gözlemliyorum.
Ekibin küçüklüğü ve Türkiye’de bulunan bilgi birikiminin azlığı düşünüldüğünde oyunun eksik yanları konusunda yapıcı eleştiriler yapmak en doğrusu olur. Oyunun geliştirilmesi gereken yönleri tabii ki var ancak ben ekibin gelecekte bu geliştirmeleri çok güzel bir şekilde yapacağına inanıyorum. Ekibin ilk oyunu olduğunu hesaba kattığım zaman ben oyundan gayet memnun bir şekilde ayrıldığımı söylemek istiyorum. İnanıyorum ki yeterince desteklenirlerse üstüne koyarak ilerleyecekleri çok daha iyi oyunlar ile isimlerinden söz ettirecekler. Bu yüzden yaptığım oylamayı da bu bahsettiğim konulara dayanarak yapıyorum. Sizler de ekibi desteklemek isterseniz oyunu buradan istek listenize eklemeyi ve satın almayı unutmayın.
