Skip to content Skip to footer

Beşinci Tüp Kitabı İncelemesi

Hiç hastaneye gittiğinizde verdiğiniz kanların sadece tahlil amaçlı kullanılmadığını, farklı amaçlar için de kullanılabileceğini düşündünüz mü? Verdiğimiz kanlardan DNA profilimizin çıkarılabileceğini hepimiz biliyoruz. Peki bunun bize ne gibi zararı olabilir? İşte kitabımız da tam olarak bu konuyu işliyor. Kitabı okuduktan sonra bu konuyu uzun uzun düşündüm ve gerçek olabilme ihtimali bile tüylerimi ürpertti. Düşünsenize tedavi olmak için gittiğiniz yer belki de sizin hayatınıza kast edebilmelerini sağlayacak bir bilgiyi elinde bulunduruyor. Yazar Beşinci Tüp kitabında işte tam olarak bundan bahsediyor.

Kitabın Konusu

Yazar öyle bir konu işlemiş ki okur bunun roman olduğu bilincinden sadece kısa bir süre uzaklaşsa hastane fobisi oluşturabilir. Neden böyle düşündüğümü kitabı tam olarak okuduğunuz takdirde anlayabilirsiniz. Ancak ben size kısaca düşüncemin doğruluğunu yazımın devamında kanıtlayacağım. Kitap tetkik için alınan kanların aynı zamanda dna profilinizi çıkarmak için kullanılmasını işliyor. Ve bu bilginin toplumun ileri gelenlerine satılmasını anlatıyor. Kulağa çok da korkutucu gelmediğinin farkındayım ancak bu durum hastanın organları için katledilebileceğini işliyor. Kısacası hastane çalışanları ile işbirliği içinde olan cemiyetin hastayı toplumun ileri gelenleri için yedek parça niteliğinde gördüğünü anlatıyor.

Doktor Olan Yazarlar

Tıp eğitimi almış yazarlar arasında bulunan Michael Palmer da diğer tıp eğitimi almış olan yazarlar gibi tıbbi gerilim- tıbbi polisiye türünde yazıyor. Yazarımız Türkiye’de çok fazla tanınmasa da New York Times’ın çok satan kitaplar listesinde yer almıştır. Tabii ki bu durum tesadüfi değil yazarımız 16 tane tıbbi gerilim romanı yazmış. Ayrıca bu romanların 35 dile çevirisi mevcut. Türkiye’de bu daldaki yazarlardan en çok bilinen Tess Gerritson ile karşılaştırmak gerekirse. Üslup ve akıcılık olarak eş değerde olduğunu söyleyebilirim. Hatta Gerritson’a göre daha az betimleme yaptığı için olay örgüsünden daha az koptuğunuzu düşünüyorum.

Kitabı Elinizden Bırakamayacaksınız!

Kitap sizi öyle içine çekiyor ki zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyorsunuz. Kitabı okurken gerçek hayatta ya bunlar varsa dedirtecek kadar iyi kurgulandığını düşünüyorum.. Belki de beni en çok etkileyen kısım da bu. Ya varsa ve biz bilmiyorsak? Ya gerçek olursa diye düşündürttüğü için tüyleriniz istemsiz olarak ürperiyor. Bir insanın yaşaması için başka bir insanın feda edilmesi ne kadar korkunç! Ve bu rızasız bir şekilde yapılıyor. Peki kimin yaşamaya daha değer olduğuna kim karar veriyor? Nasıl karar veriyor? Neye göre karar veriyor? Yaşamdaki statünüz mü, başarınız mı, yoksa soyunuz mu? Kitabı okumayı düşünürseniz diye buraya alabileceğiniz linki bırakıyorum. Ama şimdiden uyarayım yoğun olduğunuz zamanda okumayın.

Leave a comment

0.0/5