Skip to content Skip to footer

Elden Ring İnceleme

GELİŞTİRİCİ
FromSoftware
DAĞITIMCI
FromSoftware
PLATFORM
PC, Xbox Series X/S, Playstation 5, Xbox One, Playstation 4
İNCELENEN PLATFORM
Xbox Series S
ÇIKIŞ TARİHİ
25 Şubat 2022
FİYAT
Steam - 500 TL, Konsollar - 600 TL
TÜR
Souls-Like, RPG
Puanımız
9.6

Elden Ring ile ilk kez E3 2019 konferansında karşılaştık. Başta sadece Souls sever kitlenin dikkatini çeken oyun, zamanla herkesin radarına girmeyi başardı. Şubat ayının en çok beklenen oyunlarından biri olmasının yanında çıkışıyla da oldukça yüksek puanların sahibi oldu. SteamDB istatistiklerine göre iki haftadır günlük oyuncu sayısı ortalaması 700,000’in altına düşmedi. Bir Souls oyununa duyulan bu denli ilgi belki de oyun camiası için beklenmeyen bir gelişmeydi.

ELDEN LORD OLACAĞIM!

Öncelikle oyunun hikaye detaylarını aradan çıkaralım. Belki de bu oyunu hiçbiriniz hikayesi için oynamayacaksınız. Bildiğiniz üzere oyunun hikayesi üzerinde çalışan isimlerden birisi George R.R. Martin. Kendisini, Game of Thrones kitaplarının yazarı olarak tanıyoruz. Ben bu haberi ilk duyduğum zaman hikaye anlatımı kısmında heyecanlanmıştım. Fakat Elden Ring, önceki Souls oyunları ile benzer hikaye anlatımına sahip. Oyun hikaye anlatımı konusunda biraz cimri davranıyor, sizin keşfetmenizi istiyor. Arkasında devasa ve harika bir “Lore” barındırıyor fakat bunlara ulaşmak için oyun içinde bulunan nesnelerin detaylarını okumanız gerekiyor.

Hikayenin anlatım tekniğinden sıyrılıp kendisine gelelim. “The Lands Between” topraklarında bir kış gecesi suikastçılar eş zamanlı saldırılar düzenler. Saldırıların hedeflerinden birisi de “Godwyn the Golden” olarak belirlenir. Kendisinin ölümünden sonra Elden Ring paramparça olur. Böylece bildiğimiz dünya düzeni son bulur. Yüzüğün kırılmasının ardından gücünü kaybedenler sürgüne gönderilir. Sürgüne gönderilenlere de “Tarnished” yani “Lekeli” adı konulur. Sizler de aslında bu sürgüne gönderilen insanlardan birisiniz. Bir efsaneye göre yüzüğün parçalarını birleştiren kişi “Elden Lord” olacaktır. Oyuncu olarak amacımız da bu yüzüğün parçalarını birleştirip “Elden Lord” ünvanına sahip olmak.

Elden Ring, tam bir Souls hikayesi diyebileceğimiz bir türden hikaye anlatıyor. Fakat hikaye sizleri yer yer şaşırtmayı başarıyor. Hatta bazı yerlerde duygusallaştığı bile oluyor. Ben bu oyunda hikayeyle bağ kurmayı beklemiyordum. Bu sebeplerden dolayı oyunun hikayesinden memnun kaldığımı söyleyebilirim.

OYUN DÜNYASINDA SERBESTSİNİZ

Artık bu oyunun neden bir “başyapıt” olduğu konularına yavaştan geçebilirim. Oyunun en büyük yeniliğinden bahsederek başlayalım. Elden Ring, açık dünya formülüne geçiş yapmış. “Her oyun açık dünya oldu, bari Souls serisine sıçramasaydı” diye düşünenler olduğuna eminim. Aynı düşünceye ben de sahiptim. Far Cry klonu olan bir FromSoftware oyununun düşüncesi bile çok korkutuyordu. Fakat FromSoftware harika bir iş çıkarmış. Ben hayatımda böylesine ilgi çekici bir açık dünya düzeni görmedim. Oyunun haritası olan “The Lands Between” uçsuz bucaksız hissettirmeyi başarıyor. Harita, oyunun 50. saatlerine girdiğimde bile bir şekilde büyümeyi başarabildi.

“The Lands Between” içerisinde tamamen serbestsiniz. Oyun sizleri neredeyse hiçbir şekilde yönlendirmiyor. Bazı Grace (Dark Souls serisindeki Bonfire ile aynı işleve sahipler) noktalarındaki yön gösteren ışık harici bir yönlendirme bulundurmuyor. Bu sayede oyuncuya istediği gibi keşfetme şansını sağlayabilmişler. Bu arada keşfetme dediğim, diğer açık dünya oyunlarındaki gibi değil. Harbiden neye gittiğinizi bilmeden, “acaba ne ile karşılaşacağım?” düşüncesi ile keşfediyorsunuz. Bu keşif duygusu ile haritanın sadece ilk bölgesinde bile sıkılmadan 20 saat geçirebilirsiniz.

Fakat açık dünyanın büyüklüğünden dolayı Elden Ring’in en büyük sıkıntılarından birisi de ortaya çıkıyor. Ufaktan tekrara düşmek. Oyunun yaklaşık son 15 saatinde genelde aynı yerleri görüyor ve keşfediyor gibi hissettim. Bunu aslında oyunun beni biraz şımartması olarak yorumluyorum. 45-50 saat boyunca çok minimal tekrarlar ile karşılaşıp büyülenmiştim. Bu yüzden bir çok insan şikayetçi olmayacaktır.

KEÇİMSİ ATIMIZLA SONSUZLUĞA

Bu kadar büyük bir açık dünyayı tabana kuvvet şekilde keşfedecek halimiz yok. Bu sebeple sevgili FromSoftware, oyuna at ve keçi karışımı bir binek eklemiş. Bu melez bineğin adını ise “Torrent” koymuş. “Derin Galat öhm”. Yazının bu noktasından sonra kendisine direkt olarak binek diyeceğim. Bineğimizin kontrolleri inanılmaz derecede rahat dizayn edilmiş. Oynadığım 70 saat boyunca bir kere bile kontrolleri rahatsız etmedi. Bu kontrol rahatlığını, binek üzerinde dövüş sistemine de güzel yansıtmışlar. Fizik mekanikleri gayet tadındaydı.

Binek üzerinde dövüşmek benim için oyunlarda en sevmediğim olayların başında geliyor. Deneyimlediğimiz pek çok oyunda genelde rahatsız edici kontrollere sahiptirler. Bir yandan hareket etmek ile uğraşırken, öbür yandan düşman ile dövüşmeye çalışmak her zaman zahmetli hissettirmiştir. Elden Ring’de zahmetli olmamış mı peki? Kesinlikle olmamış. Bineğimizin kontrolleri o kadar rahat ki, dövüşmesi de bir o kadar keyifli. Tebrik ederim FromSoftware. Benim için bir imkansızı başardınız.

BİNEĞİ GEÇ NORMAL DÖVÜŞTE YENİ NELER VAR

Elden Ring, neredeyse herkesin bildiği gibi souls-like türünde bir oyun. Zaten yapımcısı da Dark Souls serisini yapan FromSoftware. Oyunun temel mekaniklerinin neredeyse hepsi Dark Souls 3 oyunundan alınmış. Ben iki oyunda da aynı silahı kullandım. Silahın saldırı animasyonları birebir aynıydı. Fakat oyun, vuruş hissiyatını ve tatmin olma duygusunu hala inanılmaz iyi veriyor. Hatta dövüş sistemine getirdiği bazı büyük yenilikler ile resmen bu hissiyatları arşa çıkarmışlar.

Bu yeniliklerden sırasıyla bahsetmeye başlayayım. Oyuna “guard-counter” ismini verdikleri bir mekanik eklemişler. Bu mekanik sadece elinizde kalkan varken çalışıyor. Düşmandan gelen saldırıyı kalkanınız ile blokladıktan hemen sonra ağır saldırı tuşuna basarsanız karşı atak yapıyorsunuz. Böylece karşınızdaki düşmana hem hasar vuruyorsunuz, hem de dirençlerini kırıyorsunuz. Dirençleri kırıldıktan sonra ise kısa bir süreliğine korumasız kalıyorlar. Bu şekilde bossların dahi dirençlerini kırabilme imkanına sahibiz.

Bir diğer büyük yenilik ise “Ashes of War” isimleri verilen silah yetenekleri. Elden Ring’in dövüş sistemi bu yetenekler sayesinde bambaşka boyutlara yelken açıyor. Bulduğunuz yetenekleri birçok silaha ekleyebiliyorsunuz. Ekleyemediğiniz silahlar ise zaten oyundaki özel silahlar oluyor. Yalnız şöyle bir detay var. Özel silahlarda bulunan yetenekleri çoğaltıp, normal bir silaha takabiliyorsunuz. Oyunda neredeyse 100 tane yakın dövüş odaklı silah ve 90 civarı “Ashes of War” olduğunu düşünürsek yapabileceğiniz çeşitlilik inanılmaz.

Bu bahsettiğim iki yenilik bile oyuna inanılmaz çeşitlilik sağlıyor. Önceki souls oyunlarında dövüşler hep aynı tuş kombinasyonu ile oynanırdı. RB/R1 ile vurup vurup dururduk. Belli başlı yerlerde takla atarak kaçardık. Fakat bu oyunda yer yer kombo çıkarmaya çalıştığım bile oldu. Tabii ki bir Devil May Cry gibi kombo çıkartamıyorsunuz. Fakat bu haliyle bile dövüş sistemi gayet ferah hissettirmeyi başarabiliyor.

Bu arada oyunun hitbox dizaynının ne kadar kaliteli olduğundan bahsetmek istiyorum. Bilmeyenler için hitbox, karakterlerin hangi noktalardan darbe yiyip hasar alacağını belirleyen kutular olarak açıklanabilir. Önceki souls oyunlarında düşmanların silahlarının sizin yanınızdan geçmesine rağmen hasar aldığınızı bolca görebilirdiniz. Fakat Elden Ring bu sorunu harika halletmiş. O kadar iyi halletmiş ki bazen koltuk altımdan bile geçen mızraklar oldu. Çoğu oyunda o vuruş oradan geçmek yerine bana direkt hasar verirdi. Elden Ring bu açıdan benzeri olmayan bir oyun olabilir.

ÖNCEKİ OYUNLAR KADAR ZOR BİR OYUN

Elden Ring zorluk konusunda hiç geri adım atmamış. Hatta bana yer yer “ben bu oyunu bitiremeyeceğim galiba” hissini dahi yaşattı. Oyunun sonlarına doğru olan ana bosslardan birinde yaklaşık 7 saat harcadım. Burada benim de biraz inadım var. Çünkü oyunda takıldığınız bir noktada açık dünyaya gidip kendinizi güçlendirmeniz gerekiyor. Böylece takıldığınız bosslara daha güçlü şekilde geliyorsunuz. Açık dünya sayesinde oyunda “farm” yapmadan, akışa göre rahatlıkla seviye atlayabiliyorsunuz. Bu sebepten dolayı oyun aslında bu türe yeni girecekler için en ideal oyun olabilir. Fakat benim için, souls serisi içerisinde en zor bosslara sahip oyun kesinlikle bu oyun.

Bosslar demişken birazcık kendilerinden bahsedeyim. Oyunun hikayesini bitirmeniz için öldürmeniz gereken 14 tane boss var. Bunlardan 1-2 tanesi kendini tekrar etse bile her birinin müzikleri, mekan tasarımları ve direkt kendi tasarımları en üst kaliteye oynuyor. Elden Ring içerisinde ise toplam 120 tane boss var. İnanılmaz büyük bir sayı bu. Tabii ki bu sayının bu kadar büyük olmasının ana sebebi ise tekrara düşmeleri. Oyunda bir tane ejderha bossu mu öldürdünüz? Tebrikler artık neredeyse her ejderha bossunu aynı şekilde öldürebilirsiniz. Hani bossların bu şekilde tekrara düşmesi beni bir noktadan sonra fena baydı.

ZİNDAN, ZİNDAN VE DAHA ÇOK ZİNDAN

Elden Ring içerisinde iki tane zindan türü var. Bunlardan bir tanesi opsiyonel olan zindanlar. Opsiyonel zindanların sonlarında genelde sizleri bekleyen bir boss oluyor. Opsiyonel oldukları için bu zindanların birazcık dandik olacağını düşünüyordum. Ama oyun bana öyle bir tokat vurdu ki ağzım açık kaldı. Opsiyonel zindanların dizaynları düşündüğümden çok daha iyi çıktı. Oyunun ilk 30-40 saatinde elimden geldiğince bütün zindanları bulmaya çalıştım. İçlerinde bulunan her bir boss kapışmasını zevkle oynadım. Belli bir noktadan sonra yan bosslar gibi bunlar da tekrar etmeye başladı. Bu tekrarlar ufak tefek oldukları için bosslar kadar rahatsız etmedi. Bu sebepten ötürü gayet memnun olduğumu söyleyebilirim.

Bir diğer zindan türü ise “Miras Zindanları” olarak isimlendirilmiş. Bu zindanlar genelde oyunun ana hikayesini takip ettiğiniz sürece karşılaştığınız zindanlar. Her biri büyük bir özenle ve titizlikle hazırlanmış. Özellikle bir iki tanesi çok büyük. Spoiler olacağını düşündüğüm için zindanların ismini vermeyeceğim. Fakat sırf iki tane zindanı birleştirseniz bile neredeyse ilk Dark Souls oyununun tamamı kadar büyüklükte bir alana sahip olabilirsiniz.

GRAFİKLER VE TEKNİK DETAYLAR

Elden Ring’in en sıkıntılı konularından bahsetmeye başlayabilirim. Oyunun doku kaplaması önceki neslin başlangıcından kalmış gibi duruyor. Bazı sinematik sahnelerde karakterlerin kaplamaları da çok göze batıyor. Bu konuda keşke daha çok çalışsalardı. Fakat oyun, göze batan doku kalitesizliğini sanat tasarımı ile çok iyi saklamış. Elden Ring bazı noktalarda o kadar güzel duruyor ki, sanki bir tuvale bakıyorsunuz. Sanat tasarımı sayesinde oyunun grafikleri kesinlikle göze batmıyor. Bu sebeple grafiklere geçer not verebilirim.

Oyunun teknik detaylarından ve performansından bahsetmeden olmaz. Oyunu Xbox Series S üzerinden oynadım. Kapalı mekanlarda sabit olarak 60 FPS almayı başardım. Açık dünyada ise 40-45 FPS arasında değerler aldım. Oyunların FPS değerleri konusunda hiçbir zaman takıntılı bir insan olmadım. Fakat performans benim bile canımı sıkan bir detay oldu. Özellikle oyunun son boss savaşında belli başlı saldırılarda saniyelik donmalar yaşadım. Bilgisayar sürümünde ise durum çok daha kötü. Duyduklarıma göre bir çok FPS düşüşü, hatta anlık donmalardan olmadan oynamak neredeyse imkansız bir durumda gözüküyor.

Elden Ring, performans konusunda her ne kadar sıkıntılı ise bug konusunda da bir o kadar başarılı bir çıkış gerçekleştirdi. 70 saatlik oyun sürem boyunca sadece bir kere bug ile karşılaştım. FromSoftware, cilalama konusunda harika bir iş ortaya koymuş.

KARAKTER SINIFI SEÇENEKLERİ

Son olarak oyundaki karakter sınıfı seçeneklerinden bahsetmek istiyorum. Elden Ring içerisinde 10 tane sınıf seçeneği bulunduruyor. Seçtiğiniz sınıfa göre yakın dövüş, büyü veya karışık odaklı bir oynanış yapısına sahip oluyorsunuz. Tabii ki ilk başta seçtiğiniz sınıfa bağlı kalmak zorunda değilsiniz. Örneğin ben karışık odaklı bir oynanış olarak gitmek istiyordum. Bu sebeple Confessor sınıfını seçtim. Fakat belli bir noktadan sonra kazandığım rune puanlarını daha çok yakın dövüş üzerine harcadım. Hangi sınıfın hangi oynanışa daha yakın olduğunu anlamanız için aşağıya bir tablo bırakıyorum. Tablo sayesinde sınıflara karşı daha iyi bir fikre sahip olabilirsiniz.

SON OLARAK

Elden Ring benim uzun zamandır yaşadığım en iyi oyun deneyimlerinden birisi olmayı başardı. Oyunun her bir köşesini girip oynayacak kişiler için 200 saate kadar çıkabilecek bir oyun süresi sunuyor. Yer yer tekrar ediyor olsa bile başında sıkılmadan saatler geçirebilirsiniz. “Peki oyun gerçekten gelmiş geçmiş en iyi oyun mu?” sorusunu soranlar olacaktır. Elden Ring kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi açık dünya oyunu. Fakat en iyi oyun diyebilmek için çok büyük rakiplerle karşılaştırmamız gerekiyor.

Elden Ring hakkında sorularınız olursa sizleri yorum kısmına davet ediyorum. Bizleri Twitter ve Twitch hesaplarımız üzerinden takip etmek isterseniz, yazılara basmanız yeterli olacaktır. Ayrıca Twitter hesabımızda Elden Ring çekilişi yapıyoruz. Katılmak için buraya tıklayabilirsiniz. Bir önceki incelememiz olan “NOT FOR BROADCAST İNCELEME” yazımıza ise buradan ulaşabilirsiniz.

Elden Ring İnceleme
Sonuç Olarak
Elden Ring, FromSoftware firmasının yapmış olduğu en iyi oyunlardan birisi. Souls-Like türüne girmekten korkuyor olsanız bile kesinlikle şans vermelisiniz.
Oynanış
10
Hikaye
9.2
Grafik
9
Atmosfer
10
Müzik
10
Teknik Detaylar
9.2
Okuyucu Derecelendirmesi8 Oy
9.6
Artılar
Dolu dolu bir açık dünya
Tatmin edici bir dövüş sistemi
Harika bir sanat dizaynı
Türe yeni girecek oyuncular için ideal olması
Eksiler
Teknik kısımda yaşanan sıkıntılar
Sonlara doğru çok tekrar etmesi
9.6

Leave a comment

0.0/5

Oynanış
Hikaye
Grafik
Atmosfer
Müzik
Teknik Detaylar
Toplam Puan