Skip to content Skip to footer

Jujutsu Kaisen 1. Sezon İnceleme

Yönetmen: Seong-Hu Park

Stüdyo: MAPPA

Tür: Aksiyon, Doğaüstü Güçler, Shounen

Yapım yılı: 3 Ekim 2020 – 27 Mart 2021

Bölüm Sayısı: 24

My Anime List Puanı: 8.74

Popülerliğiyle son dönemi kasıp kavurdu

İtiraf etmeliyim, tüketilecek herhangi bir içerik ne kadar popülerleşirse ben o içerikten aynı oranda uzaklaşıyorum. İnsanlar bazen bir içeriği sırf havalı gözüktüğü için sevse de sevmese de abartırlar. Jujutsu Kaisen’de de bu durum değişmedi. Tabi bu onun bir ”Shounen Anime” olmasıyla da alakalı. Shounen Jump dergisinde yayımlanan Shounen Mangalar genellikle popüler olurlar. Jujutsu Kaisen’in de ünleneceği en başından belliydi ama sıradan bir ün artışı yerine bir anda ortalığı kasıp kavurdu. Yayımlanmaya başladıktan 2 ay sonra her türlü sosyal mecrada Jujutsu Kaisen ile alakalı içerikler görmeye başladık. Serinin ana karakterlerinden olan Gojou Satoru ile ilgili videoları her gördüğümde artık fenalık geçiriyordum. Haliyle bu kadar göklere çıkarılan bir seri insanda büyük bir beklenti yaratıyor. Daha önceden tıpkı bu şekilde gereksiz abartılan çok seri gördüğümden ötürü beklentimi oldukça düşük tutarak seriye başladım. İyi ki de öyle yapmışım. Bu sayede seriyi izlerken keyifli vakit geçirmeyi başardım. Aksi takdirde büyük hayal kırıklığına uğrardım.

Hikayemiz günümüz Tokyo’sunda geçmekte. Siz Tokyo dediğime bakmayın. Her ne kadar bizim dünyamıza benzese de bu dünyada dolaşan Lanetler bulunmaktadır. Lanetler, insanların üzüntü ve öfke gibi olumsuz duygularından ortaya çıkıp bu duygularla beslenen aynı zamanda fiziksel dünyada da karşılığı olan doğaüstü yaratıklardır. İnsanlar için büyük tehdit oluşturan Lanetler ile savaşmanın tek yolu ise bir Jujutsu Büyücüsü olmaktır. Jujutsu Büyücüleri, lanetli enerjiyi kontrol edebilen savaşçılardır.

Lanetlerin cirit attığı bu dünyada her şeyden habersiz olan Itadori Yuuji, sıradan bir lise öğrencisidir. Itadori, akranlarına göre inanılmaz bir fiziksel güce sahiptir. Okulundaki spor kulüpleri sürekli Itadori’yi spor kulübüne girmesi için zorlasa da o Okültizm Kulübü’ne girmeyi tercih eder. Bir gün Itadori’nin kulüp arkadaşları oldukça güçlü bir lanetli nesne ele geçirirler. Bu nesne, gelmiş geçmiş en güçlü lanetli yaratık olan Ryoumen Sukuna’nın parmağıdır. Oldukça fazla lanetli güce sahip olan bu nesne etraftaki diğer lanetli yaratıkları da kendine çeker. Tehlikeye giren Itadori’nin arkadaşlarını kurtarmak ise Jujutsu Büyücülerine düşecektir.

Dororo, Inuyashiki ve Shingeki no Kyoujin’i bizlere sunan MAPPA’dan taptaze bir ana seri

Animeye başlarken beklentilerimi düşük tutmuş olsam da seri beni fazlasıyla şaşırttı. Şu anda hali hazırda Shingeki no Kyoujin’in (Attack on Titan) son sezonu ile meşgul olan MAPPA stüdyolarının yepyeni bir ana seriye başlayacağını beklemiyordum. Jujutsu Kaisen’i ilk gördüğümde en fazla bir yan seri olacağını, yeteri kadar beğeni toplarsa 2. sezonunda kendini göstereceğini düşünmüştüm. Fena yanıldım dostlarım. Jujutsu Kaisen MAPPA için bir ana seriydi ve daha açılış bölümlerinde bile kalitesiyle kendini belli ediyordu.

Diğer shounen animelerinin aksine Jujutsu Kaisen yavaş bir açılış bölümü ile başlıyor. İşleri ağırdan alıyor ve kendi dünyasını bize tanıtıyor. Özellikle ilk dört bölüm yer yer aksiyon sahneleri içerse de birer tanıtım bölümleri olmaktan ileri gidemiyor. İlk dört bölümden sonra ise işler hızlanmaya başlıyor. Gitgide daha fazla karakter görüyor, Jujutsu evreninin derinliklerine iniyoruz. Aksiyon sahnelerinin gerçekten başarılı olduğunu söyleyebilirim. Hiç anime izlemeyen biri bile sahneler üzerinde harcanan emeğin farkına varacaktır. Bence serinin bu kadar beğenilmesinin temel sebebi aksiyon sahnelerinin başarısından kaynaklanıyor. Aksiyon sahneleri ile kullanılan müzikler de gayet güzeldi. Karakterlere odaklanan bölümlerdeki animasyon kalitesi de aksiyon sahneleri kadar başarılıydı. Bu bölümler şahsen en beğendiğim kısımlardı. Renk paleti ise tamamen zevk meselesi. Renkler göze batacak düzeyde uyumsuz değildi lakin görselliğine hayran olduğumu da söyleyemem. Karakterlerin ve Lanetlerin tasarımlarını çok beğensem de bazı ışık efektlerin yaptığı parlamalar herkesin hoşuna gitmeyecektir.

Bol bol karizmatik karakterimiz var

Serinin en çok beğendim kısımları ise yedinci bölüm sonrasında tanıdığımız Nanami Kento karakteri ile başlayan hikaye kısmı. Bu kısımlarda animemiz aksiyonun dozunu arttırmayı bırakıp Itadori’nin karakter gelişimine odaklanıyor. Nanami Kento’nun da hikayesini bir miktar görsek de odağımız yine Itadori oluyor. Itadori’nin karakter gelişimini büyük oranda etkiyen Junpei karakteri ve oldukça güçlü bir lanetli yaratık olan Mahito, bu kısımda hikayeye dahil olan karakterlerden bazıları. 7-15 bölümleri arasında süren bu kısım, serinin kalite olarak tavan yaptığı yer olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yüksek kurgu kalitesine sahip aksiyon sahnelerinin yanı sıra karakterlerin iç dünyasına yaptığımız yolculuklar da serinin genel kalitesini oldukça yükseltiyor.

Serimizin ortasından finaline kadar sürecek olan son hikaye kısmı ise Tokyo ve Kyoto’da bulunan Jujutsu Büyücülük Akademi öğrencilerinin her sene yaptığı bir etkinliği anlatıyor. Birer dostluk maçı kıvamında geçen bu etkinlikler öğrencilerin güç seviyesini ölçüp onlara deneyim kazandırmayı amaçlıyor. Serinin bu kısımlarında artık aksiyon doruk noktasına çıkıyor. Itadori’den biraz uzaklaşıp diğer yan karakterlerin dövüşlerine odaklanıyoruz. Tabi bu dövüşler esnasında yan karakterlerin de geçmişlerine tanık oluyoruz. Toplamda yedi büyük dövüş gördüğümüz bu etkinlikte aksiyona doyacağınızı söyleyebilirim. Özellikle final dövüşü diyebileceğimiz Itadori ile Toudou’nun beraber dövüştüğü kısımlar oldukça eğlenceliydi. Bu ikilinin kendi arasında güzel bir sinerjisi var.

Abartıldığı kadar var mı?

Peki eksileri neler? Animemiz her ne kadar kaliteli ve emek harcanmış bir seri olsa da sıradan bir shounen animesi olmaktan ileri gidemiyor. Serinin hayranları işleri abartıp Naruto veya One Piece gibi efsaneler ile Jujutsu Kaisen’i karşılaştırmaya kalkıştılar. Naruto veya One Piece’in efsane olmasının sebebi daha önce yapılmamış işler yapıp bu kaliteyi uzun süre devam ettirmesiydi. Onlardan sonra çıkan neredeyse bütün Shounen animeler bu iki animenin benzeri veya taklidi olmaktan ileri gidemediler. Ne yazık ki Jujutsu Kaisen de bunlardan biri. Klasik bir shounen anime olması için gereken tüm malzemeler hazır; hafif aptal ama sempatik bir ana karakter, havalı ve umursamaz yan karakter, ne kadar güçlü olduğunu kestiremediğimiz esprili ve sorumsuz sensei. Ayrıca serinin ilk ve son yarısındaki animasyon kalitesi arasında gözle görülür bir fark mevcut. Büyük ihtimal o kısımları yetiştiremediler. Final dövüşüne odaklanıp diğer yan karakterlerin dövüşlerinden fedakarlık ettiklerini düşünüyorum. Neyse ki finale doğru Gojou Satoru’nun Hollow Purple adını verdiği teknik sayesinde gözlerimiz biraz olsun bayram ediyor.

Özetlemek gerekirse; Jujutsu Kaisen sıradan bir Shounen animesi olsa da kaliteli bir seri olduğunu söyleyebilirim. Animeler açısından kurak geçen şu dönemde aksiyonuyla size keyifli dakikalar yaşatacak bir anime arıyorsanız Jujutsu Kaisen, kesinlikle aradığınız anime olabilir. Serinin hayranları animeye adeta bir başyapıt gibi yaklaşıyor. Eğer bu tarz bir beklenti ile seriye başlıyorsanız, seri bittiğinde hayal kırıklığına uğramanız mümkün. Başka bir yazıda buluşmak üzere. Keyifli seyirler dilerim.

Leave a comment

0.0/5