Skip to content Skip to footer

AAA Stüdyoları Titreten Oyun | Baldur’s Gate 3 Kapsamlı İnceleme

Baldur's Gate 3
GELİŞTİRİCİ
Larian Studios
DAĞITIMCI
Larian Studios
PLATFORM
Microsoft Windows (PC), PlayStation 5, macOS, Xbox Series X/S
İNCELENEN PLATFORM
PC
ÇIKIŞ TARİHİ
3 Ağustos 2023
FİYAT
799,00 TL
TÜR
Macera, RPG, Strateji
Puanımız
9.6

İzometrik rol yapma oyunlarının son yıllarda oldukça geri plana itildiği su götürmez bir gerçek. Her yetenek ağacı olan oyunun kendisini “rol yapma” janrına ait gördüğü bir dönemde, oyuncular olarak gerçek RYO deneyiminin ne olduğunu unuttuk. CRPG yerini, yine DnD‘nin temellerini kullanan ama bu temelleri çok daha basit şekilde ele alan ve daha soft bir tür olan, aksiyon RPG’ye yerini bıraktı. Oyun yapımındaki artan maliyetler ve oyun tasarımı normlarının çok daha basit temellere sıkışması sonucunda hem sinematik sunumun hem de gerçek rol yapma deneyiminin aynı anda karşılanamayacağı gibi bir anlayış sektöre hâkim oldu. Yapımının çok zor olmasından kaynaklı olarak, aslında ibrenin bu yöne dönmesi de gayet anlaşılır. Elbette bu durum günümüzün taleplerinin ve ihtiyaçlarının da getirdiği doğal bir sonuç. 90’lara ve 2000’lere ait, sistemini çözmeye bile saatlerimizi ayırıp onlarca farklı seçenek arasından kendi yolumuzu çizip sayısız olasılığın dünyasında yüzlerce saate ulaştığımız oyunlar günümüz tüketici profiline hitap etmiyor. Ya da öyle sanıyorduk… Ta ki Baldur’s Gate 3 gelene kadar.

Bu türün ölmediğini kanıtladığı yetmezmiş gibi, çıkışı ile adeta oyun sektörüne ders verip stüdyoların “Bu tabi ki özel bir oyun, her oyundan bunu talep edemezsiniz.” gibi cümlelerle korktuğunu alenen görmemizi sağladı. Oyun, günümüz oyuncu tiplemesinin eğilimleri içinde, öldüğünü sandığımız bir janrın, kendi girift rol yapma derinliğini detaylı olarak verebilmesiyle beraber; çağdaşlaştırılmış bazı dokunuşlar ve sunumlarla eski altın günlerine geri dönebileceğini de gösterdi. 

Türe yeni girecek bir oyuncuysanız eskiden olduğu gibi yine sistemi tam olarak kavrayabilmek için biraz vakit ayırmanız gerekiyor fakat sistemin incelikli yanlarını kavramasanız da oyun sizi kesinlikle cezalandırmıyor. Larian, bize mekaniksel anlamda oldukça rafine edilmiş bir oyun sunarak, savaşlar sırasında ya da keşif yaparken oynanışa engel olacak hiçbir bilinmezlikle karşılaştırmıyor. Öte yandan ise sistemin derinlerine iner ve kurcalarsanız, oyununuz katman katman açılacak, neyi nasıl yapmanız gerektiği konusunda daha iyi bir görüye sahip olacaksınız. Stüdyo, türe yeni oyuncuların elinden tutarken eski oyuncuların arzuladıkları derinliği ve katmanlı yapıyı sunabilen oldukça verimli bir sistem kurgulamış.

İncelemeye geçmeden önce, ben oynayacaktım ama kafam karıştı diyenlerdenseniz sevgili Can Sungur “Baldur’s Gate 3’ü Anlayarak Oynama Rehberi” hazırlamış, ona buradan buyurabilirsiniz.

Larian, Baldur’s Gate 3’ü en ideal hatta kusursuz bir şekilde tutuyor.

Oyun, çoğu oyun eleştirmenini etkilemeyi başarıp, gözlerinde birçok zorlu rakibin içerisinde şimdiden yılın oyunu adayı olmaya hak kazandı. Peki, bu başarının sebebi nedir? Gerçekten o kadar iyi mi? Ayrıca bu yazı bol bol örneklerle ve oyun esnasında yaşanan deneyimlerle dolu olacak. Çünkü Baldur’s Gate 3, belirtmeme gerek yok ama, gerçek bir rol yapma oyunu ve çoğumuzun başından geçen hikayeler farklı yönlere ilerliyor. Dolayısıyla örneklendirmek en iyi anlatım metodu olarak çalışacaktır.

CRPG oyunlarını diğer oyunlardan ayıran en belirgin özellik aslında adından mütevellit, oyuncuya tanınan özgürlük. Oyuncu kendi hikayesini seçip kararlar verir ve tamamen kendi seçimleri ile macerasını şekillendirebilir. İster azılı bir suçlu olup inandıkları için diğerlerini kurban eder, isterse de değerleri olan iyilik timsali bir kahramana dönüşür, belki de hepimiz gibi çıkarları için nötr kalmayı tercih eder. 

Oyuna daha başlarken yapacağınız ırk ve sınıf seçimi bile oyunun ilerleyişinde oldukça bol seçenekli değişimlerin ve detayların ortaya çıkmasını sağlıyor. Druid bir karakter ile oynadığınız zaman oyunun başındaki “Druid Korusunu Kurtar” görevi esnasında konuşacağınız NPC’ler ile olan diyaloglarınız, onlarla olan etkileşimleriniz diğer sınıflardan daha farklı oluyor. Seçtiğiniz ırklara göre farklı yaklaşımlarla da karşılaşabilirsiniz. Örneklendirirsek, oyunda elf seçerseniz sizinle konuşmayan karakterler var. Onlarla konuşmak için farklı bir ırkla yanlarına gidip konuşmanız gerekmekte. Aynı zamanda yaptığınız seçimler klasik DnD oyunlarında yapabileceğiniz pek çok rolü de destekler şekilde yapılandırılmış. Düşmanlarına yalan söyleyerek onlardan biri gibi davranıp arkalarından vuran birisinin rolünü yapmak isterseniz oyun size bu imkânı sağlıyor. İşlerini daima iyilik ve dürüstlük ile çözmek isteyen Lawful Good (Kuralcı İyi) bir karakter oynamak istiyorsanız bunu da yapabilirsiniz. Hazır Lawful Good diyerek alignment (yönelim, ahlaki pusula) mevzusundan bahsetmişken DnD’nin eski edisyonları ile büyümüş ve 5. edisyona uzak olan okurlarımız için de ufak bir not düşelim: Evet, Baldur’s Gate 3’te alignment mevzusu yok. Çünkü oyunun temel aldığı sistem olan 5. edisyonda alignment olayı tamamen laf olsun diye konulmuş. Oyun size karakterinizi yaratırken bir alignment seçtirmiyor, bunun yerine oyunun sonuna kadar yaptığınız seçimler ve eylemlerle kendi alignment’ınızı yazmanızı istiyor. Sizi oyunun başından tek bir kişilik tipine zorlamaktan kaçınıyor. Zaten masada da artık çok umursanmayan, sözde bir mekanik haline gelmişti.

Bu seçenek havuzu sadece narrative bağlamla sınırlı değil. Oynanışta da kendini sık sık ön plana çıkartıyor. Olayları çözüm şeklimiz; attığımız zarlara, karakter inşalarımıza ve hatta direkt oyuncu olarak aklımıza gelen kurnaz fikirlere bağlı. Tabi ki bu kurnaz fikirleri yapımcı stüdyo da önceden düşünebildiyse…

Girişte de söylediğimiz gibi, günümüzde Amerikan oyun basınının da etkisiyle, üretilen her oyun, basit bir yetenek ağacıyla RPG olarak anılır oldu. RPG, türü gereği her yere yakışan ve oyundan oyuna çok rahat adapte edilebilen bir sistem. Ancak bu sistemin oyunlarda kullanılıyor olması, bir oyunun RPG oyunu olduğunu göstermez. Baldur’s Gate 3’ün yanında adının anılmasını hakkeden bazı devlere değinecek olursak, Planescape: Torment, Icewind Dale, Neverwinter Nights en bilenen ve hala türün en sağlam örnekleri arasında.

UNUTULMUŞ DİYARLARDA BİR ARAYIŞ

Oyun hikâye olarak 1. ve 2. oyundan 100 yıl sonra geçiyor. Yani ilk iki oyunu oynamasanız bile bu oyunu kolaylıkla anlayıp dünyasına girebilirsiniz. Elbette ilki iki oyunu oynayan eski oyuncular için çok güzel detaylar var ve hatta hikâyenin belli noktalarını tam anlamıyla anlamak için gerekli lakin çok da elzem bir durum değil. Bildiğiniz gibi Baldur’s Gate 3 Ed Greenwood’un yaratmış olduğu Forgotten Realms (Unutulmuş Diyarlar) evreninde geçiyor. Bu evren gün geçtikçe Wizard of the Coast firması tarafından detaylandırıp aktif olarak yeni hikayeler eklenmeye, evrenin gidişatı yazılmaya devam ediyor. WotC (Wizard of the Coast) firması da masadaki oyuncuları için daima yeni içerikler, yeni oyunlar çıkarmaya devam ediyor. Oyuncularına masada deneyim edebilmeleri için farklı farklı modüller (hikayesi ve gidişatı belli oyunculara ve oyun yöneticisine rehber olması amacıyla yazılmış kitaplar) çıkarıyor. Bu modüllerden Baldur’s Gate: Descent into Avernus, Elturel şehrinin materyal düzlemden Nine Hell’e çekilmesini ve maceracıların şehri kurtarmasını konu alıyor. Baldur’s Gate 3 de bu modülden hemen sonrasını konu alıyor aslında. 

Maceranın sonucuna göre şehir cehennemden kurtarılıp yeniden materyal düzleme getirildikten sonra Elturel şehrinin sakinleri bir günah keçisi arar ve suçu Forgotten Realms evreninin şeytan soyundan gelen “tiefling”lerinde bulur. Bu ırk kısmen şeytan soyundan geliyor olsa bile pek çoğu özünde gerçekten iyi ve cehennemle herhangi bir bağı olmayan kimselerdir. Ancak inananların gözünde şehrin cehenneme sürüklenmesine sebep olan suçlu kimselerdir. Bu yüzden tieflingleri şehirden sürgün ederler. Suçsuz yere şehirden sürülen tieflingler ise yabanda hayatta kalamayacaklarını bildikleri için en yakın şehir olan Baldur’s Gate’e doğru yolculuğa çıkarlar. Oyun da tam olarak bu noktadan sonrasını konu alır.

Bizim karakterimize dönecek olursak biz ise Baldur’s Gate’de yaşayan sıradan bir vatandaşken gökyüzünde aniden beliren bir Mindflayer gemisi tarafından kaçırılırız. (Evet tarafından.) Hemen ardından Illithid (Mindflayer) gözümüzden beynimize doğru bir parazit sokar. Bir şekilde(Sinematiği var hep buraların) gemiden kurtulur ve Elturel’den Baldur’s Gate’e doğru göç halinde olan tieflingler ile karşılaşırız fakat öğrendiğimize göre beynimizdeki parazit kısa süre içerisinde çıkarılmazsa biz de Illithid’e dönüşecekmişiz. Bunun olmaması için bir tedavi, bir çözüm aramaya başlarız. Elbette olaylar bununla sınırlı kalmayıp Forgotten Realms evrenini hakkını vererek kullanan daha büyük olaylara evrilir.

DnD sisteminde 1 ila 12 seviye arasındaki oyunculara bir hayli uygun, uçuk fantezi baharatı oldukça kararında bir senaryo yazılmış. Bu senaryo ustaca yazılmakla kalmamış aynı zamanda şahane bir sunumla da oyuncuya verilmiş. Oldukça yüksek kalite sinematikleri, hayranlık uyandıran seslendirmesi ve tekrar tekrar dinlenilesi müzikleri ile gerçekten şahane bir iş ortaya konulmuş. Diyaloğa girdiğimiz her karaktere ayrı ayrı seslendirmenle beraber mimikleri, hareketleri için motion capture teknolojisini kullanmış olmaları gerçekten etkileyici sonuç vermiş. Sunum sırasında da belli sahnelerde sinematografi, sahnenin duygusallığına göre şahane biçimde ayarlanmış. Kullanılan renkler, arka planda çalan fon müziği ve kameranın kompozisyonu sahnedeki olayı yalnızca izlemememize değil yaşamamıza olanak sağlıyor. Bu gibi sahneleri sunum olarak Sony’nin pek çok oyunu ile yarışır cinsten bir iş ortaya koymuş. Eski nesil izometrik RYO’lar ve yeni nesil sözde RYO’lar düşünüldüğü zaman böylesine özenilmiş detaylı bir sunum Baldur’s Gate 3’ü rakiplerinden birkaç gömlek üstün kılıyor. Sunum bir yana, konuşabileceğiniz karakterlerin fazlalığı ve diyalogların kaliteli yazımı size o dünyanın içindeymişsiniz gibi hissettiriyor. Sanki bizzat orda yaşayan canlı karakterlerle konuşuyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

Oyunda çevreyi keşfedip etrafta gezerken arka planda ekibinizde yoldaşların birbirleri ile olan konuşmaları da oyuncuya, oyuna ne denli özen gösterdiklerini bir kez daha göstermiş oluyor. Bu birbirleri arasındaki konuştukları ufak diyaloglar da bulunduğunuz bölgeye, yapıyor olduğunuz aktif göreve göre şekillendiği için her seferinde yeni şeylerle karşılaşıp standart döngüye giren aynı diyalogları okumak zorunda kalmıyorsunuz.

Aynı zamanda oyundaki “Ölülerle Konuş” büyüsü sayesinde yerde yatan pek çok ceset ile konuşup onlardan bilgi alabiliyorsunuz. Benzer şekilde “Hayvanlarla Konuş” büyüsünü alırsanız çevrenizde göreceğiniz bütün hayvanlarla konuşabilirsiniz. Fakat bir konuda dikkatli olmanızı öneririm. Konuşmak için kısa süreliğine kaldırdığını kimi cesetler karakterinizin ırkına bağlı olarak sizinle konuşmamayı tercih edebiliyor. Ya da bazı hayvanlar yanlarına yaklaşım biçimine göre sizinle iletişim kuruyor. Şayet kendinizi sevdirebilirseniz kampınıza katılıp maceranız sırasında size eşlik ediyorlar.

ROL YAPMA OYUNLARININ TANRILARI! ZARLARIMI KUTSAYIN!

Her şey 1974 yılında Gary Gygax ve Dave Arneson’un Dungeons & Dragons’u ortaya çıkarması ile başladı. DnD, oyunculara hep hayallerini kurdukları o evrenlerde maceralar yaşama fırsatını masaüstü RPG ile bahşetmişti.

Teknolojinin ilerlemesi ve oyunların daha ciddi eğlence araçlarına dönüşmesi ile masaüstü rol yapma oyunları yavaş yavaş bilgisayarlarımıza taşındı. “Computer Role Playing Games” yani CRPG olarak bilinen bu tür, masaüstündeki rol yapma deneyimini ve özgürlüğünü sanal ortamda da oyuncuya yaşatmayı amaçlıyordu. Bu hissiyatı oyunculara verebilmek için için çoğu CRPG oyunu direkt DnD sistemlerini kullanıyor ya da DnD’nin ürettiği sistemleri kendi evrenine göre uyarlayıp yeniden bir kural kitapçığı hazırlıyordu. 80’ler ve 90’lar farklı geliştiricilerin onlarca çeşit DnD oyunu yapmasıyla dolu. Bu yılların en başarılı ve insanların akıllarında unutulmaz anılar bırakan serileri ise Baldur’s Gate ve Neverwinter olurken, tekil oyun olarak bugün bile üzerine çıkılamamış Planescape: Torment’dir. Bu oyunları bu denli unutulmaz kılan ve tarihe isimlerini altın harflerle yazdıran şey masada oynanan oyunlar kadar derinlikli sistemlere sahip olmaları ve oyuncunun hikayesini istediği gibi yaşayabilme özgürlüğünü vermeleri. Hikâye olarak günümüzde bile erişilemeyen anlatılar ile bizi fazlasıyla tatmin etmesi de cabası.

Baldur’s Gate 1 ve 2 dönemin şartları için o güne kadar görülmüş en detaylı sistemlerden biri olan 2e sistemini kullanırken; bugün çıkan Baldur’s Gate 3, 5e sistemini kullanmakta. 5e sistemi günümüz şartları için ziyadesiyle rafine hale getirilmiş, yeni oyuncuların sistemi daha kolay anlayıp türe uzak kalmaması için tasarlanmış bir yapıya sahip. Kimi eski oyuncular bu sistemden pek hazzetmese de, türe yeni girecek oyuncular da düşünüldüğü zaman 5e gerçekten şahane bir sistem. Haliyle Larian Studios da bu sistemi tercih etmiş. Burada 5e sistemini daha detaylı anlatmak isterdik fakat hem bir inceleme yazısı için bu yersiz olurdu hem de zaten oyun size bunu oldukça detaylı ve tane tane anlatacak. Lakin şunu söylemeden geçmeyelim: DnD sisteminde ulaşabileceğiniz maksimum seviye 20’dir. Fakat 15 seviye sonrasında oyuncular artık neredeyse tanrısal varlıklara dönüşür ve belli noktalarda insanların hayal güçlerini bile zorlayan maceralara çıkarlar. Larian Studios’da bunu bildiği için Baldur’s Gate 3’te ulaşılabilecek maksimum seviyeyi 12 olarak belirlemiş. Bu oldukça doğru ve yerinde bir karar olmuş.

Son olarak eski oyunculara da şunu söylemek isteriz. Evet eski sistemler çok daha derinlikliydi, sınıflar birbirlerinden daha net çizgilerle ayrılıyordu fakat günümüz düşünüldüğü zaman artık prangalarımızdan kurtulup yeni bir güne gözlerimizi açmamız, karşımızdaki yenilikler ile yüzleşip onlara bir şans vermemiz gerek. Belki başta kabullenmeniz zor gelebilir fakat hiç şüpheniz olmasın maziyi aramak zorunda kalmayacaksınız.

PEKİ YA DND MEKANİKLERİNİN HAKKINI NE KADAR TESLİM EDİYOR?

Oyun belirttiğimiz gibi, DnD 5e sistemini kullanıyor. Kitaptaki kurallara neredeyse birebir bağlı kalsa da pek çok insanın sevdiği bir yöntem olan “homebrew” yöntemini de ara ara kullanmaktan geri durmuyor. Homebrew’un ne olduğunu açıklayacak olursak, kısaca oyuncuların hoşlarına gitmeyen kurallarda ufak tefek değişiklikler yapması, kendileri diğer kurallarla çakışmayacak ve oyunun sitemine uygun olacak şekilde yeni sınıflar üretmesine denir. Larian Studios da bu yöntemi kullanmaktan geri durmamış. Sonuçta masada oynanan, insanların hayal gücüne dayalı bir oyunu kitaplarda yazan kurallara birebir şekilde dijitale aktarmak hem kolay değil hem de pek akıl karı olmazdı. Birebir şekilde dijitale aktarılmış olsaydı bazı eylemler bize çok zahmetli ve gereksiz gelebilirdi. Örneğin, oyunda sınıfınızı istediğiniz zaman yanınıza aldığınız bir karakter sayesinde değiştirebiliyorsunuz. Bu normalde asla mümkün olmayacak bir şey fakat böylesine bir oyunda her farklı sınıf denemek istediğinizde yeni bir oyun başlatmak zorunda olduğunuzu bir düşünsenize… Büyük bir iş yükü olur ve pek çok insanı oyundan uzaklaştırabilirdi. Bunun olmaması adına oyuncuların seçtikleri sınıfları istedikleri zaman baştan oluşturabilmelerine olanak sağlamışlar. Birkaç ufak örnek daha verecek olursak kitaptaki bazı büyülerin mesafeleri değiştirilmiş, hasar verdikleri alanlarda ufak oynamalar yapılmış. Fakat bu tarz ufak şeyler, DnD 5e’nin sistemine mükemmel bir biçimde uyacak şekilde yapılmış. Seçtiğiniz her sınıf, seviye atlarken yaptığınız her seçim, karakterinizi istediğiniz gibi farklı şekillerde biçimlendirmenize yarıyor. Hiçbir sınıf birbirinin kopyası ya da benzeri değil. Oynadığınız her sınıf ile oyuna yeni mekanikler ekleniyor savaşlarda yepyeni taktikler geliştirmeye başlıyorsunuz. Üstelik Baldur’s Gate 3, DnD’nin olmazsa olmazı çoklu sınıf özelliğini de destekliyor. Yani oyunda tek bir sınıfa 4 seviye vermek yerine 2 seviye barbara, 2 seviye büyücüye vererek bir yandan kılıç kullanıp diğer yandan büyü yapabilirsiniz. Elbette bunun için ilk olarak birkaç gereksinimi karşılamanız gerek fakat bırakalım da bunu oyun açıklasın.

Oyunda benim en çok kullandığım yöntemlerden birisi “druid, kolcu, ruhban” üçlüsü ile takılmaktı. Kolcu yanına savaşta bizimle mücadele edecek bir ayı çağırıyor, druid kendisi bir pantere ya da Puhuayı’ya dönüşüyor aynı zamanda dönüşmeden önce de yanına farklı bir elementel varlık çağırıyordu. Ruhban ise bizimle savaşta yardımcı olması için semavi bir varlık çağırıyordu. Bu sayede savaşlara adeta bir ordu gibi giriyor, sayı üstünlüğü ve yanımızdaki onlarca farklı varlığın onlarca çeşit yeteneği sayesinde üstün geliyorduk. Elbette bu her savaş için işe yaramıyor. Kimi savaşlarda karşınıza çıkan düşmanlar sizin verebileceğiniz pek çok hasar tipine karşı bağışıklığı oluyor ya da ekibinizi birkaç hamle ile etkisiz hale getirebiliyor. Bunun için de oyunda deneyebileceğiniz sayısız stratejilerden farklı birini denemeniz gerekiyor.

KARAKTER DİZAYNI NE SEVİYEDE?

Baldur’s Gate 3 daha oyuna girdiğimiz ilk dakikadan itibaren saatlerimizi gömmemiz gereken ciddi bir oyun olduğunu biz oyuncuların yüzüne resmen vuruyor. Bunu dememin en temel sebebi DnD sistemi baz alınarak tasarlanmış olan karakter oluşturma ekranında kendi hayalinizdeki kahramanı oluştururken gerçek anlamda saatlerinizi gözden çıkarmanızın gerekmesi. Karakterinizi oluştururken oyunda bulunan 11 farklı ırkın ve 12 farklı sınıfın özelliklerini seçerek tam anlamıyla eşsiz bir kombinasyon elde edebiliyorsunuz. Aynı zamanda ırkların ve sınıfların kendi içerisinde alt sınıfları ve bu alt sınıflara göre kazandıkları hikâye ve mekaniksel anlamda birçok artı ya da eksi bulunuyor.

ARTIK SINIFLARA GEÇMENİN VAKTİ GELDİ

Yapabileceklerinizi ve sınıfların farklı özelliklerini burada anlatmaya kalksak yazıyı asla bitiremeyiz. Yapılabilecek onlarca çeşit kombinasyon ve strateji var ki, bunları denemeden keşfetmeniz pek de mümkün değil. Fakat fikir vermesi açısından oyundaki sınıfları yüzeysel bir şekilde genel anlamda ne olduklarını açıklayalım.

Barbar:

Elinde ağır bir silah düşmanlarına fiziksel güç ile saldırır, kaba kuvvet ile işini çözer, yakın dövüşlerde fazlasıyla işe yarar.

Dövüşçü:

Barbar gibi daha çok yakın dövüşte işe yarasa da seçtiği alt sınıfa bağlı olarak ufak tefek büyüler de yapabilir. Savaşırken barbarın aksine biraz daha taktiksel bir yöntem izler. Kısacası profesyonel savaşçıdır.

Kolcu:

Doğada hayatta kalmayı çok iyi bilen, yaratıkların nasıl avlanacağına dair uzmanlaşmış, menzilli silahları kullanmakta uzman bir sınıf.

Druid:

Büyü yapma gücünü doğadan alır. Çeşit çeşit varlığa dönüşmesi yetmezmiş gibi bir de ikinci seviyeye geçerken ay çemberini seçerse dönüşebileceği varlık sayısı bir hayli artar. Bir Puhuayı’ya dönüşmek istiyorsanız tam sizlik.

Ruhban:

İnancı ile büyü yapar, daha çok iyileştirmek ve ekibin üzerindeki kötücül etkileri kaldırmak üzerine büyülere sahiptir.

Büyücü:

Yıllarca tozlu kitapların arasında ders çalışıp büyünün nasıl çalıştığını kavramaya çalışır. Fiziksel olarak yetersiz olsa da zekâsı ile bu farkı kapatıp kitaplardan ezberlediği büyüleri yapar.

Sihirbaz:

Atalarından gelen, kanında mevcut olan güç ile büyü yapar. Bu sınıfın soy ağacı belki bir ejderhaya ya da daha güçlü bir varlığın dayanıyor olabilir. Bu sayede içinde var olan güç ile büyü yapabilir. Sistemsel olarak “Sihir Puanı” (Sorcerer Point) dediğimiz bir mekaniğe sahiptir bu mekanik sayesinde büyülerini tek turda iki defa yapabilir, ya da menzilini arttırabilir. Fakat elbette bunu kısıtlı sayıda yapabiliyor.

Sehhar:

Damarlarında akan kanda ne büyü vardır ne de kitaptan ezber yapar. Gidip bir şeytanla ya da güçlü ulvi bir varlık ile anlaşır anlaşma il belli güçler kazanır.

Keşiş:

Yumrukları onun en güçlü silahıdır. İlerleyen seviyelerde yumrukları ve yetenekleri öyle bir hale gelir ki devasa bir kılıç ile vuramayacağınız hasarı keşiş yumrukları ile verebilir.

Ozan:

Müziğin ahengi ile büyü yapan, kimi zaman bir şaklaban kimi zamansa burnundan kıl aldırmayan sanatçıya dönüşen Ozan sınıfı ikna kabiliyeti ve insanları kandırmak konusundaki uzmanlığı ile çoğu zaman savaşmaya ihtiyaç bile duymadan düşmanlarını atlatır. Baldur’s Gate meydanında lavta çalıp insanlardan bahşiş toplamak istiyorsanız bu sınıfa bir şans verebilirsiniz.

Paladin:

Tanrısının yeryüzündeki kılıcı diyebileceğimiz Paladinleri kısaca kilise şövalyesi diye tanıtabiliriz. İnancı sayesinde yapabildiği kısıtlı büyüsü ve elinde adaletin temsilcisi kılıcı ile yetimin garibanın yardımına koşar.

Düzenbaz:

Gölgelere gizlenerek düşmanların hiç beklemedikleri anlarda ortaya çıkıp onları bir hayli zor duruma düşürür. Şayet gizlilik yeteneği yüksek, hırsızlık yapılacaksa imdadınıza koşan, savaşlarda gölgelerden saldıran bir karakter istiyorsanız Düzenbaz sınıfına bakabilirsiniz.

Bu yazıda ırklar kısmına girmiyoruz çünkü anlatacağımız ırkların pek çoğuna az çok oyun oynadıysanız ya da fantastik film izlediyseniz aşina olduğunuz, bildiğiniz şeyler.

KAMP KURMAK VE YOLDAŞ ALMA

Baldur’s Gate 3 yanınıza farklı yoldaşlar alıp onların kendi hikayeleri ile de ilgilendiğiniz bir oyun. Bu yoldaşlar aynı zamanda grubunuzun savaşlar ve keşif sırasında da dengeli olmasını sağlıyorlar. Asatarion ile tuzakları imha ederken Gölgeyürek’i tarihi bilgi gerektiren yerlerde kullanabilirsiniz.
Bu yoldaşların tek olayı size dengeli bir grup oluşturmakla kalmıyor elbette. Her birinin ama az ama çok ana senaryo ile ilgili bir bağı bulunuyor. Zorunlu olmasalar da o yollardan ilerlerseniz ana senaryonun giriş ve gelişme kısımlarında bariz farklılıklar ile karşılaşıyorsunuz. Elbette oyunun finalinde de size onlarca çeşit farklılık sunuyorlar. Karakterle olan romantik ilişkiniz bile finalde bir şekilde karşınıza çıkıyor.

Oyundaki kamp mekaniği ise macera boyunca karşılaştığınız yoldaşları toplayabilmemize yarıyor. Aynı zamanda yaralanıp büyü yuvalarını tüketen karakterlerin dinlenmesi, canını yenileyip büyü yuvalarını yeniden doldurmasına yarayan bir mekân. Bir diğer yanı da kampınıza aldığınız karakterler ile sohbet edip onlar hakkında biraz daha bilgilenmenize yarayan güzel bir ortam olmuş.

Kamptaki bu yoldaşlarınızın yaptıkları sohbetler ya da hikayeleri, hikâye sunumları da hiç hafife alınacak cinsten değil. Her birisi gerçekten kafa patlatılmış görevlere sahip. Sunumları da bir o kadar güzel. Onlarla konuşurken sanki hayatınızdaki gerçek bir arkadaşınızla konuşuyor gibi hissediyorsunuz. Her birinin kişiliği, mizacı farklı olmasından mütevellit her oyuncunun kendisine daha yakın göreceği karakter farklı olacaktır. Karakterlerinin bu denli yüksek kalitede yaratıldığı bir oyun, haliyle oyuncuyu kendisine bağlıyor, saatlerin nasıl geçtiğini anlaşılmaz hale getiriyor.

YAHU BU KADAR MI KUSURSUZ BU OYUN?!

Cevap: Tabi ki hayır. Oyundaki buglara geçmeden önce hazır kamp iken konumuz değineceğimiz şikayetlerimiz de var. Baldur’s Gate 3 tüm bu yenilikçi, pratik ve oyuncu dostu yapısının altında bazı çok eksi kafalı çözümlere gitmiş. Ya da çözümler hakkında o kadar da düşünmemiş diyebiliriz… Hal böyle olunca insan da ister istemez sorguluyor: “Bunu yapan kişi çok daha pratik bir çözümle karşımıza gelemez miydi, bilerek mi biz oyuncuları uğraştırıyor?” diye. Kamp örneğimden başlayarak izah edeyim isterseniz.

Kampımızda bulunan ama ekibinizde olmayan bir yoldaşınızdan, bir ekipman almanız gerekiyor. Bunun için öncelikle onun envanterine erişmeniz gerekmekte. Ancak o karakteri kampınızdan ekibinize almadan envanterine erişemiyorsunuz. Bu da demek oluyor ki önce bir karakterle konuşup onu ekipten çıkarmalı yerine de yeni karakteri alıp sonra işinizi halletmelisiniz. En sonda çıkarılacak kişiyi tekrardan çıkartıp yerine asıl istediğiniz karakteri geçirmelisiniz. Ancak bu şekilde eşya transferini tamamlayabiliyorsunuz. Oysaki bunu çok kolay bir hale getirebilmek için tüm adımlar zaten oyunda hazır bile. “Tab” tuşuna bastığınızda ekibinizdeki 4 karakterin de envanterine erişebiliyorsunuz. Kampa geldiğinizde bu “Tab” tuşu bütün kampı kapsayacak şekilde yapılabilirdi. Kod satırlarını tabii ki bilmiyorum ancak bunun hali hazırda zaten bir benzerinin yapıldığını düşünürsek çok da zor olmayacaktır. Kenarlara koyulacak bir ok ile karakterler arasında geçiş yapar ve kolayca ihtiyacımız olan değiş tokuşu ya da eşya aktarımını sağlamış olurduk. 

Sinir bozucu yerlerden bahsederken, kameradaki bir probleme değinmek istiyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi Larian, Baldur’s Gate 3’te dikey tasarıma sahip seviyeler oluşturmak konusunda çok iyi bir iş çıkarmış ve yapılması zor bir işe imza atmış. Bence yapılan bu tercih oyunu level tasarım konusunda çok başka bir seviyeye çıkartmış. Ancak sorun şu ki, kamerada bu tarz çok katmanlı oyunlardan alışık olduğumuz katman belirleme ve istediğimiz katmana odaklanma sistemi bulunmuyor. Örneğin XCOM ve Jagged Alliance gibi serilerde her kat için özel bir kamera filtresi bulunur; bu da ortamı çok daha iyi analiz etmemize ve savaşlarda çevreyi daha iyi görmemize olanak tanır. Böyle bir filtrenin Baldur’s Gate 3’te bulunmuyor olması savaşlarda bazen başınıza dert açabiliyor. Alttaki karakteriniz ile üst kattaki düşmanın yanına zıplamak düşmanın katının saydam olması bazen çileden çıkartıcı oluyor.

Şikayetleri linç etmeyin diye güzel güzel konuşmaya geri dönüyoruz.

EY LARIAN! SEN BU KADAR İYİ KURGU VE DİZAYNLARLA DİĞER STÜDYOLARI NİYE KORKUTUYORSUN?

CRPG oyunlarındaki gibi detaylı ve oyuncuya seçme şansı tanıyan harita tasarımları kurgulanırken genellikle yatay temelli haritalar tasarlanır. Baldur’s Gate 3 oldukça yenilikçi bir tercih ile haritanın dikey tasarımına da oldukça önem vermiş. Bu da seviyeleri oldukça girift tutmuş. Dikey harita tasarımına bu denli önem vermeleri ve efektif şekilde kullanabilmek için bunun üstüne bu kadar kafa yormaları hem level tasarımını daha organik göstermiş hem de oyuncuya keşfedilecek daha fazla seçeneğin kapısını aralamış. Ayrıca savaş alanında da yeni stratejilere imkân sağlamış. Ben bu tercihten şahsen oldukça memnun kaldım.

Baldur’s Gate 3’teki seviye tasarımlarından ve bu tasarımların sağladığı aksiyon çeşitliliğinden de bahsetmişken sonraki adım olarak level dizaynın narrative ve immersion üzerindeki etkisinden bahsetmek istiyorum. Baldur’s Gate 3, oldukça uzun bir yolculuğu kapsıyor. Yolculuğumuz boyunca çeşit çeşit yerden geçiyor, birçok farklı kişi ile karşılaşıyoruz. Ancak Larian bu geçtiğimiz yerlerin öylece tasarlanmasını istememiş. Kurgulanan hemen hemen her mekânın bir hikayesi olsun diye özel olarak uğraşmışlar. Özellikle DnD’nin göz bebeği zindanlara özel ilgi göstermişler. Katmanlı zindan haritaları özenli bir çevre tasarımı ile birleşince oyunda vakit geçirdiğiniz ortamlar sizi içine alıyor, mekanları ekrandan çıkarıp gerçek dünyada karşılığı olan bir arzu nesnesi haline getiriyor. Zindanlar yalnızca güzel tasarlanmış göze hitap eden labirentlerden ibaret de değil. Çevredeki heykeller, duvarlara kazınmış semboller ve bulduğunuz kitaplar zindanın geçmişi ve lore hakkında size ufak bilgiler verip çevresel hikâye anlatımını destekliyor. Aynı zamanda DnD’nin olmazsa olmazı bulmacalar da zindanlarda karşınıza bolca çıkıyor. Bu bulmacaları çözmek oldukça cömertçe ödüllendiriliyor. Ödülleriniz genelde DnD kitaplarından aşina olduğumuz büyülü eşyalar oluyor. 

Fakat zindanlara girmek, yan yollardan farklı görevleri ve hikayeleri deneyim etmek istemez ve buna rağmen karakterinizi daha güçlü hale getirecek olan büyülü eşyaları isterseniz endişelenmenize gerek yok. Macera boyunca karşınıza çıkan satıcılarda zindanlardaki aynı eşyalar olmasa bile en az onlar kadar kaliteli şeyler bulabilirsiniz. Ayrıca zaten oyun ana görevlerdeki içerikler ile sizi yeterince ödüllendiriyor. 

Sezgi zarında başarılı olan karakterin kendi durumuna göre bölge hakkında yorumda bulunması da oyuna çok canlı bir hava katıyor. Yani Lazel ile Shadowhearth’ın aynı konum için yorumları birbirinden tamamen farklı olabiliyor. Şahsen benim favorim Act 2’de bulunan gölge laneti etkisindeki kasabalar oldu. Hayalet şehir, vermesi gereken atmosferi çok iyi veriyor ve karşınıza nasıl garabet şeylerin çıkacağını bilemiyorsunuz. Oldukça karanlık renk tonu ve çevreden gelen tekinsiz sesler ile iyice tüyleriniz diken diken oluyor.

NPC’ler ile konuşmaya girildiğinde sürekli yaşanan olaylar hakkında yorumlarını dile getiriyorlar bu da oyundaki evrenin bizimle geliştiğini ve değiştiğini gösteriyor. Kimi zaman kararlarımızı sorgulayan cümleler ediyorlar kimi zaman da yaşanan bir olay hakkında memnuniyet ya da pişmanlıkları dile getiriyorlar. Ayrıca dünyanın sürekli bir devinim içerisinde olduğunu gösteren bir diğer etmen de yoldaşlarımız arasında zaman zaman geçen rastgele diyaloglar. Bu diyaloglar kimi zaman önemli bir yerden geçmemiz üzerine tetikleyici bir unsur ile ortaya çıkıyor kimi zaman da yaşanan bir olay üzerine tamamen spontane olarak gelişiyor. Farklı fikirlerdeki yoldaşlarımızın birbirleri ile atıştığını ya da bazı durumlarda hem fikir olduklarını görmek gerçekten zevkli ve kesinlikle canlılık hissini arttıran bir etmen olmuş. 

Karakterler birbirlerinden tamamen farklı. Bu fark sadece ırk, sınıf ve karakteristik özelliklerle sınırlı kalmıyor. Ekibimizdeki her karakterin idealleri oldukça farklı ve bu idealler kimi zaman birbirleri ile çelişiyor. Bu durum, oyuncunun kimi zaman sağlam ikilemler arsında kalmasını çok muhtemel kılıyor.  Verilen neredeyse her kararın anlık olarak ya da oyunun ilerleyen safhalarında bir etkisi oluyor. Kurtarmayı seçtiğiniz ya da canını bağışladığınız bir karakter oyunun ilerleyen kısımlarında karşınıza çıkabiliyor. Bu da yapılan her seçimin değerini arttırıyor.

Oyun DnD’yi temel aldığı için gerçek hayata çok benziyor. Hiçbir şeyin tek bir çözüm yolu bulunmuyor. Zaten tam da bu yüzden Baldur’s Gate 3 gerçek bir RPG deneyimi vaat ediyor. İşin güzel tarafı ise bu çözümleri sunarken oyun sizi neredeyse hiç yönlendirmiyor. Elbette son çıkan Divinity serisi kadar oyuncuyu ortada bırakmıyor ve kaybolmanıza sebep olmuyor. Sürekli teknik olarak gidilmesi gereken yer vurgulanıyor ancak hiçbir zaman bu durum lineer bir şekilde dikte edilmiyor. Baldur’s Gate oyuncuyu direkt bir companion, NPC ya da iç ses ile yönlendirmek yerine çevreye ipuçları serpiştiriyor. Böylece oyuncuyu tamamen özgür bırakmış oluyor. Dolayısıyla düşünmek ve çözüm bulmak da kimi zaman bir oyun mekaniğine dönüşüyor. Size basit bir örnek vereyim: sıkışmış bir heykel mekanizmasını; üstüne yağ sürerek, atletizm zarı atarak ya da kaba güç kullanıp heykele direkt kılıç darbesi ile vurarak hareket ettirebiliyorsunuz. Problemi çözme şekliniz tamamen size kalmış. Heykele yağ sürülebileceği fikrini ise mekanizmanın bulunduğu yerdeki rahiplerin birinin mektubunda değindiği kısımdan fark edebiliyorsunuz. Ya da düz mantık kullanıp sıkışmış bir yeri yağ ile açabileceğinizi düşünebilirsiniz. Yine benzer bir şekilde kutluları ve seviyenin dikey yapısını kullanarak gizli odalara çıkabilir ya da ulaşmayı hedeflediğiniz yere kendi yolunuzu yaparak size özgü yöntemler ile ulaşabilirsiniz. Dediğim gibi Larian, zaman zaman oyuncusunun oyunu kırmasını dert etmiyor hatta bunu teşvik bile ediyor diyebiliriz. Bu yüzden de biz oyunculara geniş bir özgülük sunuyor. Yaratıcı beyinler de bu özgürlükten istifade etmeyi ihmale etmiyor.

Baldur’s Gate 3, hikâye ilerleyişi boyunca oyuncunun karşısına sürekli yeni şeyler çıkarmayı başarıyor. Bunu kimi zaman companionlar, kimi zaman yeni tipteki düşmanlar kimi zaman da yeni haritalar ve bölümlerle sağlıyor. Tam da burada oyun, oyuncuyu zehirli bir dokunuş ile sarmaya başlıyor. O dokunuşun adı: “Merak”. Dallanıp budaklanan hikâye örgüsünde acaba ne olacak, acaba nasıl karakterler karşıma çıkacak, DnD evreninden tanıdık bir sima görebilecek miyim, acaba bir sonraki zorlu boss ne olacak gibi sürüp giden sorular silsilesi kafanızda dönmeyi bir an olsun bırakmıyor. Böylece yaptığınız şeyden hiçbir zaman sıkılmıyorsunuz. 

BİRAZ DA BUGLAR VE TEKNİK SORUNLAR

Baştan söylemek isterim ki günümüzde büyük eksiklerle çıkan, bitmemiş oyunlar ile kıyaslanınca Baldur’s Gate 3 sorunsuz şekilde çalışan ve hedeflenen seviyeye getirilmeyi başarmış bir oyun.

Oyunun bariz şekilde en büyük problemi ve cilvesidir ki, bir o kadar da güzel yaptığı şey, kayıt alma sorunsalı. Bir süredir oyuncular kayıt alırken Larian’ın bulut kayıt sistemi ile Steam’in kayıt sistemi arasında çakışmalar yaşayıp kayıt dosyalarının bozulması durumu ile karşı karşıya kaldılar. Kimi oyuncular oyunda hiçbir şekilde kayıt almazken kiminin kayıt dosyası bozulup görevi tamamlamak için gereken eşyaları envanterlerinde yokmuş gibi göstermeye başladı. Bu sorun ile oyuncuların küçük bir bölümü karşılaşsa da kayıt sorunu bir oyun için olabilecek en korkutucu şey. Neyse ki gelen güncellemeler ile bu sorun toparlandı ve gün geçtikçe daha kusursuz hale getiriliyor.
Bu konuda iyi yaptığı şeyse oyunda her an kayıt alabiliyorsunuz. Zarı atarken ya da sinematik izlerken bile F5 tuşu ile kayıt alabilirsiniz.

Oyun motoru bazen hesaplama hataları yapabiliyor ve sıra tabanlı bir oyunda karakterin menzili, hareket mesafesi gibi unsurlar takdir edersiniz ki çok kritik bir öneme sahip. Burada yapılabilecek en ufak bir hata oyundaki dengeleri round bazında ve sonra da zincirleme olarak tüm bir savaşta değiştirebilir. Neden olduğunu anlayamadığım bir sebepten ötürü çok belirgin yerlerden büyü ya da menzilli silah kullanamama gibi sorunlar yaşadığım oldu. Ya da düşmana saldırı için tıkladığımda mesafenin hesaplanıp karakterimin otomatik olarak düşmana yönelmesi gerekirken zaman zaman anlayamadığım şekilde karakterimi manuel olarak hareket ettirip öyle saldırmam gerekti.

Companionlar sizi takip ederken zaman zaman yanlış yerlere girebiliyor, tuzakları tetikleyebiliyor ya da girmemesi gereken yerlere girip oynanışı baltalayabiliyor. Companion algoritmasının göz göre göre tuzağa bastığı durumlar ile zaman zaman karşılaştım ve videolardan da gördüm. Bu tarz durumlar gereksiz quick save – load yaptırıp vakit kaybına sebep olurken bir yandan da oyuncu olarak oldukça gerilmenize sebep olabiliyor. Savaş esnasında bu kadar akıllı olan dostlarımızın, bizi takip ederken resmen sapıtması biraz tatsız bir o kadar da ilginç olmuş. Ayrıca düşmanların savaş algoritmasını öve öve bitiremesem de muhtemelen çeşitlilikten dolayı onların bile kafası karışıyor olacak ki bazen duraksamalara giriyorlar. Ne yapacağını bilemiyor ve durduğu yerde duruyorlar ya da sıra onlara geldiğinde deli danalar gibi etrafta koşturabiliyorlardı.

“Cruel Sting” adlı silahın ekstra psişik hasar veren zarının long rest aldıktan sonra bir anda yok olması gerçekten tatsız bir deneyimdi. Yani bu verilen ekstra hasardan mahrum kalmanız ve kılıcın sıradan bir kılıca dönmesi anlamına geliyor. Bu, Reddit’te gördüğüm ve başıma da gelen bir durum, bu yüzden eklemek istedim. Elinize büyük umutlarda aldığınız silahınızın bir anda güç değerlerinin düştüğünü hayal edin. Hatta belki de envanterinizdeki diğer silahları “Nasıl olsa elimde daha iyisi var.” deyip sattığınızı düşünün. Elinden şekeri alınmış çocuk gibi hissedersiniz. İşte başıma tam da bu geldi. Bunu geç fark ettiğim ve fark ettiğim an, son save’imden fazlasıyla ileride olduğum için önceki save’ime gitmedim ve “kader” deyip yoluma devam ettim.

Bunlar güncellemeler ile düzelebilecek şeyler, belki siz bu yazıyı okurken bazıları düzeltilmiştir bile. Grafik performansı ile ilgili değinilecek noktaya gelirsek:

Oyundaki belli başlı lokasyonlarda ufak da olsa FPS düşüşü ile karşılaşılabiliyor. Birisi Nvidia 3060 diğeri ise oldukça eski olan AMD 570 kullanarak test ettim. 3060 cihazda ultra ayarlarda normalde ortalama 90 FPS alırken “Druid Korusu”nun ritüel yapılan bölgesinde FPS 60-70 civarına düştü. AMD 570 cihazda ise yüksek ayarlarda normalde ortalama 60 FPS alırken biraz önce bahsettiğim aynı bölgede FPS ortalama 40 civarına düştü. Bu gibi durumlar belli başlı yerlerde kısa süreliğine olduğu için göz ardı edilebilir fakat yine de kendimizi kaptırıp kusuruz bir oyun deneyimi yaşamaya doğru gittiğimiz yolda önümüze konulmuş tat kaçırıcı bir sorun.

DERİNLEMESİNE GAME DESIGN VE “BOUNDED ACCURACY”

Dnd çok köklü ve hemen hemen her oyunun ilham aldığı ve zamanla değişip gelişen bir game design sistemine sahip olduğu için Baldur’s Gate 3, çoğu oyuncuya bir yerlerden tanıdık gelecektir. Çünkü çoğumuzun oynadığı MMORPG’ler, MOBA’lar, hatta aksiyon oyunları dahi DnD’nin açtığı yoldan ilerleyip gelişerek günümüze ulaşmıştır. Alışığız dememe bakmayın. Çünkü Baldur’s Gate 3, kullandığı 5. edisyon sistemleri ile alışık olduğumuz rpg sistemlerinden daha farklı ama çok daha dengeli bir sistem ile karşımıza çıkıyor. Bu sistemlerden birine örnek vermek gerekirse “Bounded Accuracy” iyi bir örnek olacaktır. Gelin size biraz bu sistemden ve Baldur’s Gate 3’e nasıl yedirildiğinden bahsedeyim:

“Bounded Accuracy” olasıklarının fonksiyon grafiği

Adı rol yapma oyunu olarak adlandırılan ve içinde xp kazanıp yetenek açma barındıran çoğu oyunun aksine Baldur’s Gate 3’te oyunun savaş ve seviye atlama mekaniklerini dengelemek için DnD 5. edisyonda hayatımıza giren bir sistem kullanılıyor. “Bounded Accuracy” olarak adlandırılan bu sistemin çok benzerleri, başka isimlerle oyun tasarımında karşınıza çıkabilir. Ayrıca zekice tasarlanmış, “zar atmak” ya da “kart çekmek” gibi rastgele öğelerin ön planda olduğu oyunlarda da bu ve benzeri sistemler sık sık uygulanmaya çalışılır. Bu sistem, aslında basitçe güç eğrisini daha küçük ve daha sabit tutmayı amaçlar. Karakterler seviye atladıkça daha yetenekli hale gelir, ancak seviyeler arasındaki fark o kadar da açılmaz ve oyundaki güç seviyesi dengede tutulmuş olur. Bu sistem sayesinde ezici üstünlük ortadan kalkar ve doğru eşyalar ile düşük seviyeli bir karakter, yüksek zorluk seviyesine sahip bir düşmana karşı, yenilecek olsa bile, en azından olasılıksal olarak bir şansa sahip olmuş olur. Tabii ki bu, bir köylünün; bir Kraken’i öldürebileceği anlamına gelmez. Sadece düşük zorluk seviyesine sahip düşmanların, herhangi bir düzeydeki bir oyuncuya karşı, ne kadar az olursa olsun, bir dereceye kadar tehdit oluşturmasına olanak tanır. Aynı şey bahsettiğim gibi oyuncu ve düşman arasında da geçerlidir. Bu, çoğu mmo ve rpg oyunundaki bir sorunu olan: Oyun değerlerinin lineer ve sürekli şekilde belirli katlarda artması ve bunun sonucunda da hasar değerlerinin ultrasonik sayılara çıkması gibi durumları engellemiş olur. Ayrıca bu tarz sistemlerde artan değerlerle birlikte düşman değerleri de benzer katlarda artacağından temelde hiçbir şey değişmemiş olur. (Ya da katlanarak arttığından dolayı değerler kontrolsüzce yükselmiş olur.)  Bunun sonucunda oyunun challenge unsuru anlamsız bir döngüye girer. Ya da artan ultrasonik sayılar düşük seviyelerdeki düşmanları ezip geçer ve temel unsur olan challange’ın ortadan kalkmasına sebep olur. Oysa Baldur’s Gate 3’te bu saydıklarımın hiçbirisi bulunmuyor.  Oyun zorluk açısından çok dengeli olsa da zaman zaman yeni oyuncular için oldukça zorlayıcı olacağını da hissettirebiliyor. Burada gerçekten iyi çalışan ve en ufak hatamızı bile aleyhimize kullanabilen düşman algoritmasının da katkısı oldukça büyük. Evet, anlaması biraz zor ve karışık oldu ancak Baldur’s Gate 3’ün rol yapma oyunlarındaki önemli bir sorunu nasıl çözdüğünü analiz etmenin keyifli olduğunu düşünüyorum. 

Oyun ne kadar karşımıza çıkardığı düşmanlar ve iyi çalışan düşman algoritması ile bizi zorlamaya çalışsa da Larian’ın oyuncusuna gücü tattırmayı seven bir stüdyo. Ayrıca oyun ve seviye tasarımı olarak da sık sık biz oyunculara sıvışıp suistimal edilebilecek kaçamak yollar sunmayı, seçeneklerle çeşitliliği arttırmayı da destur edinmiş bir firma. Dolayısıyla çatışmalar oyucunun önüne serilen binlerce ihtimal ile daha da dolu bir hale geliyor. Karakter build’ine göre yaptığın büyüleri ya da yetenekleri mi ağırlıklı olarak kullanacaksın yoksa çevreden topladığın büyü parşömenleri ile dilediğin kombo büyülerini mi karakterlerine uygulayacaksın?  Belki çeşitli bombalar, yağlar, iksirler yapıp düşman üzerinde ve kendi üzerinde simya temelli denemeler yapmak da hoşuna gidebilir?  Çevreyi ve çevresel etkileşimleri hiç saymıyorum bile. Hâlihazırda Larian, Divinity Original Sin 1 ve 2 ile bu konuda ne kadar takıntılı olduğunu biz oyunculara gösterdi. Divinity serisinde ne yapabiliyorsak aynı şekilde Baldur’s Gate 3’te de yapabiliyoruz. Elementler ile zincirleme reaksiyonlar yapabiliyor ve savaş alanını lehimize çevirip en etkin biçimde kullanmaya çalışabiliyoruz. Yüksek konumlar arayıp avantaj elde etmeye çalışıyoruz. 

Özellikle bu konuda Larian’ı ve kullanılan motoru takdir etmek gerekiyor. Çünkü fark ederseniz sayısız çeşitlilik ile savaş alanı tam anlamıyla sandbox bir oyun alanına dönüşüyor. Patlamaya hazır variller, bombalar… Düşmanın kafasına atılan büyüler ve sandıklar… Bu kadarını başarabilmiş ve taktiksel alt yapıya oturtabilmiş oyun gerçekten çok az. 

Unutmamamız gereken ve işi asıl heyecanlı kılan nokta ise bize sunulan tüm bu çeşitliliğin aynı şekilde düşmanlarımıza da sunuluyor olması. DnD “Monster Manual”dan ve oyuna harika şekilde yedirilen çeşit çeşit düşman ve bu düşmanların kendilerine has özelliklerini saymıyorum bile. Bu kadar çeşitlilik içerisinde düşman algoritmasının zaman zaman hareketlerinizi okuyup sizi baltalamaya çalışması ya da çevresel olarak sizi zor durumda bırakmaya çalışması düşmanların üzerine harcanan mesaiyi daha da gözler önüne seriliyor. Düşmanlarımızın savaş algoritması resmen yaptığımız taktiklere karşı taktik oluşturabilecek kadar iyi ve sahip olunan yetenekleri en iyi şekilde kullanmaya göre programlanmış.  Bunun en büyük kanıtı olarak düşmanlarımızdaki devamlı yüksek bölge arayışı, ekipte boost veren biri varsa onun ekipten ayırılmaya çalışılması ya da sıkıştırılıp önce onu imha edilmeye çalışması gibi etmenler örnek verilebilir. Ayrıca düşmanların elinde alan hasarı ya da debuff’ı veren bir yetenek, iksir varsa kullanmaktan çekinememesi de gözümüzün yaşına bakmadıklarının bir kanıtı. Özellikle Act 2’ye geçtikten sonra seviyelerin ve yeteneklerin de artması ile düşmanlar bambaşka bir seviyeye çıkıyor, tabi siz de öyle.

Kısaca Baldur’s Gate 3, yeni ve akıcı hissettiren savaş sistemi ile yeni oyuncuların oyuna oldukça kolay şekilde ısınmasını sağlarken zorlayıcı, çok seçenekli yapısı ve gerçek biriyle savaştığımızı hissettiren düşman algoritması ile de eskilerin gönlünü almayı başarıyor. 

TAKDİRİ HAK EDEN DİĞER UNSURLAR

Son söze geçmeden önce bahsetmemiz gereken çok önemli iki unsur daha var. 

Öncelikle böylesine büyük çaplı, inanılmaz ölçüde metne sahip bir oyunu Türkçe diline çevirdikleri için hem AiBell Game Localization ekibine hem de Larian Studios’a teşekkürü borç biliriz. Böyle detaylı bir oyunu kusursuz şekilde çevirmişler. Zaten yıllardır DnD ile haşır neşir olan ekip, özel terimleri bile Türkçe diline en uygun olacak ve anlamını verecek şekilde büyük bir özveri ve emekle çevirmişler. Bu kadar kaliteli bir oyunu kendi dilimizde oynayabildiğimiz için çok şanslıyız.

İkinci olarak bahsetmemiz gereken husus ise müziklerin oyun ile olan uyumu ve oyundan sonra bile oynatma listenizde tekrar tekrar dinlemek isteyeceğiniz parçalara sahip olması. Kendisini Larian’ın bir önceki oyunu olan Divinity 2’den ve Crysis serisinden tanıdığımız Borislav Slavov burada da besteleri ile şahaneler yaratmış. Özellikle belli bosslar için bestelediği parçalar uzun süre listelerimizde çalmaya devam edecek.

SON SÖZ

Larian Studios geçmiş zamanın RYO hayaletini alıp ona eskisinden bile gösterişli bir hale çevirmiş. Etrafta uzun yıllardır yankısından başka bir şey duymadığımız bu ruhu, böyle gösterişli bir hale getirirek biz oyuncuların karşısına uzun yıllar bir benzerine daha kolay kolay rastlayamayacağımız bir oyun çıkarmış. Divinity serisine başladıklarından beri WotC firmasını bir DnD oyunu yapmak için ikna etmeye çalışan firma, Divinity 2 oyunundan sonra doğrundan WotC tarafından DnD oyunu yapmaları için teklif almış bu fırsatı kullanabilecekleri en iyi şekilde kullanarak izometrik RYO türünün ölmediğini herkese kanıtlamış oldular. Eski oyunlarının üzerine koymakla kalmayıp bu türde şu ana kadar yapılmış en iyi oyunlardan birisini üreterek uzun yıllar akıllardan silinmeyecek oyun tarihi için oldukça önemli bir oyuna imza atmışlar. Seslendirme kadrosunun kusursuz performansı, sinematiklerin sektörün en üstündeki oyunlar ile yarışabilecek cinsten oluşu, DnD 5e sistemini kusursuz şekilde dijitale aktarmış olmaları ve son olarak da hikâye ve hikâye sunumu olarak oyuncuya istediği karakterin rolünü yapmasına imkân tanıması yetmiyormuş gibi bir de her yolun senaryosuna, diyaloglarını üstün bir özveri ile hazırlamış olmaları ayakta alkışlanası bir oyun ile bizi baş başa bırakıyor.

Buraya kadar geldiyseniz siz de en az bizim kadar büyük bir DnD ve Baldur’s Gate hayranısınız demektir. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederiz ve yorumlarınızı merak ettiğimizi de belirtmek isteriz. Ardından değinmek isteriz ki bu yazı aslında iki yazar tarafından yazıldı. Zaten arada hitap dilinin, anlatı biçiminin -engellemeye çalışsak da- değişmesinden fark etmişsinizdir. Baldur’s Gate 3’ün de hakkı bizce en iyi böyle verilirdi, ne yapalım. Emir Koçaslan ve Ömer Faruk Orhan olarak afiyetlerinize elimizden gelenin en iyisini sunmaya çalıştık, umarız memnun kalmışsınızdır. Bir de eklemeden geçmeyeyim DnD’ye alternatif sistemleri merak edenler varsa, keyifli bir korsan temalı sistem incelememiz oldu. Onu da şöyle iliştirelim. Hoşça kalın!

Baldur's Gate 3
AAA Stüdyoları Titreten Oyun | Baldur’s Gate 3 Kapsamlı İnceleme
Toparlamak gerekirse
Baldur's Gate 3, DnD 5e'den aldığı güç ile net bir şekilde "Yılın Oyunu" adayları arasında iddialı ve sağlam bir yere sahip. Oyunculara özlenen bir rol yapma deneyimi ve oldukça bağlayıcı bir hikaye sunuyor.
Oynanış
10
Hikaye
9.5
Grafik
9.3
Atmosfer
9.5
Müzik
9.5
Optimizasyon
9
Okuyucu Derecelendirmesi5 Oy
9.9
Artılar
DnD 5e' yi aklabilecek en iyi şekilde masa ortamından sanal ortama aktarmayı başarmışlar.
Karakterler, Oynanış, Hikaye, Seviyeler ve birçok oyun içi öğe çok dengeli ve uyumlu şekilde çalışıyor. Genellikle oyunların ilerleyen süreçlerinde görmeye alıştığımız dökülmeler ve tezatlıklar ile asla karşılaşmıyorsunuz.
Larian ile özleşmiş olan savaş alanındaki çevresel faktörler ve sandbox mantığında işleyen seviye tasarımları.
Zaman zaman oldukça zorlayıcı olabilen düşman algoritması
Dallanıp budaklanan hikaye ve her biri özenle tasarlanmış yan görevler
Üzerine kafa yorulduğu her şekilde bariz olan atmosferik seviyeler ve çevre tasarımları
DnD evreni ve Forgotten Realms'ten tanıdık birçok sima ve isim
Çok daha fazlası incelemede 🙂
Eksiler
Kamera açılarında karşılaşılan ufak problemler, yoldaşlarınızın sizi takip etmesinde yaşanan sorular ve ilk gün bugları haricinde oldukça temiz bir çıkış yaptı diyebiliriz. Yalan söylemeyeceğim, bu oyuna eksi yön yazmaya elimiz gitmiyor.
9.6
AAA Stüdyoları Titreten Oyun Baldur's Gate 3

0 Comments

  • Avatar
    Cem Şancı
    Posted 6 Ekim 2023 at 04:18

    Elinize sağlık, harika bir inceleme yazısı olmuş. Bir solukta okudum.

Leave a comment

0.0/5

Oynanış
Hikaye
Grafik
Atmosfer
Müzik
Optimizasyon
Toplam Puan