Cyberpunk 2077… 2020’de tarihin en kapsamlı ve pahalı tanıtım süreçlerinden birini geçirmesine rağmen felaket denilebilecek kadar büyük hatalarla çıkış yapmıştı. O dönemleri hepimiz hatırlıyoruz bence. Para iadeleri ve davalarla başı fazlasıyla ağrıyan geliştirici CD Projekt RED, 2022’de duyurduğu ek paket ile bizleri tekrar hüsrana mı uğratacaktı diye herkesin yavaş yavaş aklını karıştırmaya başlamıştı. Ama daha sonra öğrendik ki bu ek paket tek başına değil yanında bir de 2.0 güncellemesiyle gelecekti. Geldi de. Yayınladığı güncellemelerle geçmişte yaşadığı problemleri büyük ölçüde çözmeyi başardı. Hatta geçtiğimiz hafta gelen 2.0 yaması ve Phantom Liberty DLC’si yapımın oyuncularla arasının düzelmesini bile sağladı. Peki ama cidden övüldüğü kadar var mıydı? CD Projekt Red, altını bastıra bastıra söylediği bu ek paketi sorunsuz bir şekilde çıkarabilmiş miydi? Gelin hadi bakalım.
NIGHT CITY YETMEDİ, BİR DE DOGTOWN GELDİ
Cyberpunk 2077: Phantom Liberty maceramızın ana adresi Dogtown. Gerçek bir savaşa tanıklık eden Night City’nin bu kısmı, yıkım ve ihanetin getirdiği hasarın acısını sokaklarında barındırıyor. Night City’den tamamen kopan, kendi bağımsızlığını ilan etmiş bu bölge, Barghest adını verdiğimiz özel bir ordunun yönetimi altında. Polislerin bile giremediği bu bölgede kendine ait bir yerli halkı, polislerden kaçan suçlular ve her şeyin başı olan bir lider Kurt Hansen… Kendisini koruyacağına inandığı insanlardan oluşan Dogtown, kendi kanunlarına ve suç yuvasına sahip. Yine de Phantom Liberty’nin size sunduğu hikâyeleri ve oradaki yaşanmışlıkları gördükten sonra oranın yerli halkını pek de suçlayamıyorsunuz.
Kurt Hansen`in hikâyede büyük bir rolü var ama ona birazdan değineceğiz. Şimdilik Barghest’in de çete lideri konumunda olduğunu bilsek yeterli. Kurt’un başında olduğu çete Night City Police Department’dan yani NCPD’den çok daha acımasız ve çok daha sert. Yeni güncelleme ile polis sisteminin elden geçirildiğini de hesaba katarsak, Barghest örgütünün olaylara müdahale etme ve ortalığa çeki düzen verme işleri de beklediğimden daha ateşli olduğunu söyleyebilirim. Atmosfer resmen oradaki yaşanmışlıkları, öfkeyi, siniri hemen hemen her türlü duyguyu çok iyi aktarabiliyor. Zaten ilerleyen noktalarda da belirteceğim üzere bence CD Projekt’in oyun sektöründe yaptığı en iyi işlerden bir tanesi de oyuncuya aktardığı duygular ki bunu yapabilen çok az şirket var.
GERİLİM DOLU UNUTULMAZ BİR MACERAYA HAZIR OLUN
Baştan şunu söyleyerek başlayayım bu diğer oyunlarda olan ufak çaplı görevlerden oluşan bir ek paket değil. Saatlerce hikâyeye gömülüp saf aksiyon dışında gerilim, casusluk, ajanlık gibi unsurları ele alan bir yapım olduğunu görebiliyoruz. Cyberpunk 2077: Phantom Liberty’de kendimizi ajanların içerisinde buluyor, siyasetin kalbine doğru atlıyoruz. Herhangi bir spoiler vermek istemediğim için hızlıca hikâyeyi yüzeysel geçip daha çok yeniliklerden bahsedeceğim. Çok ama çok fazlasıyla siyaset ve duyguların birbirine geçtiği bir hikâyeyle karşı karşıyayız. Phantom Liberty’nin, entrikaların döndüğü, duygularına yenik düşenlerin affedilmediği, siyaset ve hırsın kol gezdiği bir hikâyeye sahip. Üstün yetkili kişilerin, verdikleri kararlarda nasıl herkesin etkilendiğini birebir görerek şahit olabiliyoruz. Ama hemen gözünüz korkmasın hikayemiz sadece siyasetten ibaret değil.
Phantom Liberty, NUSA Başkanı’nın Night City’nin Dogtown bölgesine düşmesiyle başlıyor ve biz de başkanı kurtarmak için Gizli Servis tarafından görevlendiriliyoruz. Bu aşamada genişleme paketinin en önemli iki yeni karakteri ile tanışıyoruz ve hikayemiz birden Mission: Impossible`a dönüyor. Yani kısaca Phantom Liberty senaryosunun bu tür bir oyunun hikâyesinden bekleyebileceğiniz şeylerin hemen hemen hepsine tik atmayı başarıyor. İsterseniz artık karakterleri tanımaya geçelim: Christine Minji Chang tarafından mükemmel bir şekilde canlandırılan NUSA hacker’ı Songbird nam-ı değer So-Mi ve ikonik aktörümüz Idris Elba’nın mükemmel oyunculuğuyla canlandırdığı, uzun süre sonra kendisine ilk kez görev verilen gizli ajanımız Solomon Reed.
FİLM TADINDA BİR OYUNCULUK
İçerisi cidden şampiyonlar ligi gibiydi. Hem Idris Elba’nın hem de Keanu Reeves’in yer alması çok enteresan bir histi. Night City’nin en büyük casusu olmasına ve bu yüzden de muhtemelen hiçbir zaman tam gerçeği dile getirmemesine rağmen, gizli ajan rolünde kendisine sonuna kadar güvendiğimi belirtmek isterim. Ki bunun tek sebebi az önce belirttiğim gibi oyuncuların duygularını sonuna kadar bizlere aktarabilmesi. İnsanın üzerine bıraktığı hikayesel etki gerçekten çok fazla. Bu karakterlerin her birinin bir kişilikleri olması, duyguları ve kendilerini gerçekmiş gibi gösteren bir geçmişleri var. Bu da otomatik olarak bizlerle karakterler arasındaki duygu yoğunluğunun artmasını sağlıyor.
Phantom Liberty her oyunun ötesine geçerek Elba, Reeves ve Chang’le motion capture ve karakter animasyonlarının diğer bazı büyük bütçeli RPG’lere kıyasla ne kadar gelişmiş olduğunu kanıtlarcasına harika bir performans sunuyor. CDPR, performans ve teknolojinin kesiştiği yerde, Cyberpunk 2077’de sizi gerçekten harekete geçirebilecek bir şey keşfetmiş. Bu arada şunu söylemeden geçmeyeyim, Reed’in casus ortağı Alex ile tanışana dek sabredin. Çünkü içinize işleyecek bir karakter daha bizlerle buluşuyor ilerleyen saatlerde.
2.0? BEKLEMEYE DEĞDİ Mİ?
Evet geldik herkesin merakla beklediği cevaba. 3 sene boyunca bu güncellemeyi beklemeye değdi mi? Kısaca hem evet hem de hayır. Hepsine değineceğiz ama önce şunu sormak istiyorum. Ah be CDPR neredeydin bunca zaman? 3 sene bekletmenin hiçbir anlamı yoktu ki. Neyse neyse neler değişmiş neler olmuş konuşalım hadi.
Oyunun ilk sürümünde en kızdığım olaylardan birisi de ne siber donanımların ne de seviye atlayarak aldığımız özelliklerin karakterimizin oynanışına ciddi etki yapmamasıydı. Tamam dış görünüş değişiyordu ama oynanışa direkt artı vermiyordu. Neyse ki geç olsun güç olmasın sözünden yola çıkan CDPR, oyuna getirdiği 2.0 yamasıyla beraber bu sıkıcılığından kurtulmuş. Baştan aşağı yenilenen beş beceri ağacından her birinde aralarında sinerji oluşturabileceğiniz birer ikişer “benim diyen beceri” bulunuyor. Örneğin hızlıca hareket edebilmeyi sağlayan Reflex, karakterinizi hem güçlendiren hem de yıldırmayan Body ağacı ve duvar delip gücüne güç katan Tech silahları gibi. Evet belki de bunlar daha önceki sürümde de vardı ama artık hem kullanışlı ve anlaşılabilir hem de az önce de dediğim gibi oyun içinde fazlasıyla işe yarar. Bu arada Phantom Liberty ek paketiyle beraber altıncı bir yetenek ağacı geliyor. Relic isminde bir yetenek ağacı. Ama spoiler olmaması bakımından oyunu oynadıkça görmeniz daha mantıklı olur.
E tabii o kadar yeniliklerden bahsediyoruz ama polislere ve araç çatışmalarına girmezsek olmaz değil mi? Belki oyunun çıkışıyla beraber gelebilecek bir özelliği 3 sene sonra getirmeleri biraz can sıkıcı ama oynarken tatmin oluyorsanız pek de aldırış etmiyorsunuz. Polislerin iletişim kurmalarına tanık oluyor, onların birbirleriyle olan etkileşimlerini gözlemliyorsunuz. Eskisi gibi peşinizi hemen bırakan polisler yerine hiç sizi bırakmayan polisler mevcut. Her an dibinizde biten aynasızlar ve bir sorun olduğunda tek tuşla camdan çıkıp etrafı taradığınızda ister istemez keşke ilk başta da olsaydı dedirtiyor. Diğer özelliklere de hızlıca bakacak olursak:
-Eski sürüme göre silah çeşitliliğin artması sayesinde yakın dövüşte ve menzilli silahlarda farklı taktikler uygulayıp farklı animasyonlarla çatışıp dövüşebiliyorsunuz.
-Araba detayları, su modellemeleri ve karakter animasyonlarının artık daha canlı daha gerçekçi olması gibi özellikler yeni güncellemenin en büyük farkı olabilir. Özellikle surat modellemeleri ve animasyonları olsun cidden oynamaya teşvik edebiliyor.
-NPC’lerin artık gerçek hayattaki gibi herhangi bir çatışma, suç işleme vb. olaylarda tepkisiz kalmaması da bu güncellemedeki ufak ama hoş detaylardan birisi. İlk çıktığında gerçekten robottan farksız NPC`siler artık 2.0 ile birazda olsa daha iyi hale geldiğini söyleyebilirim.
-Cyberpunk 2077’nin ilk çıktığında laf bile edilemeyecek en güçlü iki noktası sanat tasarımı ve müzikleriydi. Sesi, müziği, görselliği olsun çok kaliteli bir iş olmuş. Phantom Liberty DLC`si ile gelen 2.0 güncellemesiyle artık görselliğin yanında müziklere ve sanat tasarımına da çokça yenilik kattığını söyleyebilirim.
SON KARAR
Şunu diyebilirim ki CDPR`in Phantom Liberty ile Cyberpunk 2077 planlarının en baştan beri tam olarak bu olduğunu gösteriyor. Sadece biraz geç kalınmış olduğunu söyleyebilirim. Evet, beğenmiş olabiliriz ama yapmaları gereken şeyi daha yeni yapıp, şimdi görüp oynadığımız için mutlu olduk. Koskoca 3 sene gerçekten bir kayıpmış onu anladım. Ama tüm bunları bir kenara koyarsak hikayesi, karakterleri, müzikleri, atmosferi ve daha niceleriyle olsun cidden keyif aldığım bir 25 saat oldu.
Optimizasyon konusuna gelirsek. Zaten geçen sene gelen next-gen güncellemesiyle beraber o sorun ortadan kalkmış oldu. Ama hala ufak tefek hatalar vardı. Şimdi ise hiçbir kırıcı hata veya bug gibi olaylarla karşılaşmadım diyebilirim. Bu arada next-gen demişken, PS5 üzerinden sabit 60 FPS oynadım oyunu ama dilerseniz 4K 30 FPS olarak da oynayabiliyorsunuz. PC konusunda ise deneyimleyemediğim için maalesef pek bir şey diyemeyeceğim ancak etrafımda oynayanlar artık o tarafta da oyunun düzeldiğini söylüyor ki düzelsin artık. Ben demekten bıktım ama 3 sene oldu yani ayıp olacak. Yapsınlar bir zahmet. Bu arada fiyat konusundan da bahsedelim. Phantom Liberty DLC fiyatı Steam ve Epic Games için 399₺, Xbox için 399₺ ve PlayStation fiyatı ise 479₺. Yani resmen yeni bir oyun uzunluğunda olduğunu düşünürsek bence uygun bir fiyat. Çıkan bir sızıntılara göre de CDPR yeni bir CP oyunu için kolları sıvamış bulunmakta. Umarım bu sefer aynı hatalardan kaçındıkları bir yapım olur.
