The Conjuring Filmi İncelemesi

Film Yayınlanma Yılı:2013        Yönetmen:James Wan

IMDB Puanı:7.5

Hepimizin hayatında yeri çok ayrı olan filmler vardır. Bu kimi için bir komedi filmi, kimi içinse belki de bir dram filmidir. İşte benim için korku filmlerine olan ilgimi körükleyen film, The Conjuring. Lise yurdunda arkadaşlarınızla birlikte izlediğiniz bir korku filmi yüzünden 12 kişi aynı odada kaldığınızı düşünün. İşte bizim lisede etkisi tam olarak böyle olmuştu.

Konuya girmeden önce filmin yönetmeninden bahsetmezsek olmaz diye düşüyorum. Yönetmenimiz James Wan,  Avustralyalı bir film yönetmeni, senarist, yapımcı ve çizgi roman yazarıdır. Korku türünün emekçilerinden desek yalan olmaz. Saw ve Insidious serilerinin ortak yaratıcısı ve The Conjuring Universe’ün yaratıcısı olarak çalışmıştır. Yer aldığı filmler, dünya çapında beğeni kazanmış korku filmleridir . Fakat ilginç bir şekilde Fast and Furious ve Aquaman filmlerinde de yönetmenliği ile karşımıza çıkıyor. Ne diyelim, yönetmenimiz yeni şeyler denemeyi seviyor.

Filmimize dönersek; Filmimiz 1971 yılında geçmektedir. Roger ve Carolyn Perron, Rhode Island’ın Harrisville kentine, beş kızı ile birlikte bir çiftlik evine yerleştiler. Ev, geniş bir ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapıdaydı. . Ancak yaşanılan olaylar, Carolyn’ı yardım istemek için Ed ve Lorraine çiftine getirdi. Bu çift, paranormal olayları çözmekte ustaydı. Başta Ed istemese de Lorraine’nin isteği ile eve ziyarete gittiler ve evin bir egzorsizme ihtiyacı olduğuna karar verdiler. Bu duruma kiliseyi inandırmak için kanıt toplamaları gerekmekteydi. Elbette tüm bu yaşanılan olaylardan evdeki gizemli varlığın da haberi vardı.

Filmin Senaryosu ve Teknik Detaylar

Filmde olayların adım adım ilerleyişi, her adımda karşımıza çıkan bilgilerin birbirlerini tamamlaması ve gereksiz olaylardan uzak durması filmin sürükleyiciliği arttırmış. Işıklandırma yönünden bakarsak, bu filmde karanlıkta kalmıyorsunuz. Bazı filmlerde özellikle ışığın az olması gereken sahneleri öyle bir çekerler ki izleyici detayları görmek için cebelleşir. Bu filmde ise en karanlık olması gereken sahnede bile detayları görebiliyorsunuz. Filmin çekim açılarını da beğendiğimi belirtmem gerek. Tekdüze bir çekim yerine, gözü yormayan ve her detayın seçilebileceği bir çekim olması filmi öne geçiren unsurlardan biri. Buna rağmen film . Filmde aman aman bir efekt kullanımı yok ancak kullanılan yerler de gayet yerinde olmuş.

Oyuncu seçimi bence filmin atmosferine uygun . Hiçbir oyuncuya “Yahu bunun yerine daha şöyle birini bulamadınız mı?”, “Sırf tipi iyi diye oynatmışlar” tarzı yorum yapılabilecek bir durum görmedim. Oyunculuklara da diyecek lafım pek yok. Gözünüze batan bir oyunculuk yok ancak filmi Vera Farmiga’nın taşıdığı söylesek pek de abartmış sayılmayız. Oyuncu, bu rol için gereken mistik havaya sahip biri ve bu onu filmde ön plana çıkartıyor. Başka bir oyuncu daha iyi olur muydu? Bu tartışmaya açık bir konu.

Gelelim biraz da filmin eksilerine. Ah bireyler, hadi ana karakterlerimiz çift ve onların aralarındaki sevginin bize gösterilmesi lazım, buna tamam derim. Peki neden illa yan karakterleri birbirleriyle yakınlaştırmak zorundasınız? Çok kısa bir sahne ama yine de bana “Ne gerek vardı abi?” dedirtti. Ayrıca şu “Sevgi her zaman kazanır.” klişesi de biraz sıktı. Şimdi bana “Ee sen de abartma nasıl bağlasalardı?” diyebilirsiniz. Farklı seçenekler olabilirdi. Tabi ki bu filmin gidişatında değişiklik yapabileceğinde senariste kalmış bir iş.

Her şeyi toparlamak gerekirse eğer saçma ve IMDB puanı yerlerde korku filmlerinden baydıysanız, bu film tam da size göre.