Hasta kardeşiniz için neleri göze alırsınız? A Plague Tale: Requiem, oyun boyunca bu soruyu sordurttu bana. Hem de bu soruları sordurturken ilk oyunun üstüne hikayesel ve mekaniksel eklemeler yapmayı da ihmal etmemiş. Peki bu eklemeleri başarılı bir şekilde uygulayabilmişler mi? Sizleri daha da oyalamadan gelin Asobo Studio’nun yapmış olduğu A Plague Tale: Requiem’e göz atalım.
İlk Hedefiniz La Cuna!
Her incelemede yaptığım gibi öncelikle hikayeden başlayalım. A Plague Tale: Requiem’in hikayesi, ilk oyunun birkaç ay sonrasında başlıyor. Artık veba denen illet bitmiş, insanlar huzur içinde yaşıyor. Fakat maalesef kardeşimiz Hugo’nun hastalığı hala devam ediyor. Hugo, bu hastalığın çaresini bir gün rüyasında görüyor. İki tepeli bir ada içerisinde büyük bir kuş bulunan, koca bir ağacın altındaki bir su birikintisi sayesinde iyileşebileceğini düşünüyor. Ana karakterimiz olan (aynı zamanda Hugo’nun ablası) Amicia, kardeşine güvenerek bu adayı bulmanın yollarını düşünüyor.
A Plague Tale: Requiem’in hikayesini sizlere en özet şekilde böyle aktarabilirim. Hikaye hakkında veremediğim daha bir çok detay var. Fakat ben Amicia ve Hugo’nun karakter gelişimine bayıldım. Özellikle ilk oyunun başlarındaki masum halleri aklıma gelince duygulanıyorum. Hazır ilk oyuna da ucundan değinmişken A Plague Tale: Requiem’in daha karanlık bir tona sahip olduğunu söyleyip, yeni konu başlığına geçelim.
Gizlilik ve Aksiyonun Mükemmel Harmanlanışı
Bildiğiniz gibi A Plague Tale serisi ağırlıklı olarak bulmaca ve gizlilik içeriyor. Bulmacalar bana bir tık kolay gibi geldi. Fakat oyunun istediği de o gibi aslında. Bulmacalar sadece tempo ayarlamak için yer alıyor. Asıl aksiyon ve gizlilik tarafları ise harika olmuş. Oyunun bölüm dizaynı farklı şekilde oynamak isteyen oyuncular için özenle hazırlanmış. Mesela ben Amicia ile neredeyse bir ölüm makinesi olmuşken, başka bir arkadaşım neredeyse kimseyi öldürmemiş. Bu arada ölüm makinesi derken aklınıza çat çat adam vurarak ilerlemek gelmesin. Sonuçta 15 yaşında bir kızı yönetiyoruz. Ne demek istediğimi oyunu kendiniz deneyimleyince gayet rahat anlayacaksınız.
Bütün Güzellikleriyle Fransa!
Gelelim oyunun en güçlü yanı olan grafiklere. Burada işin bir sürü teknik detayından bahsedebilirim. Doku kalitesi, uzak çizim mesafesi gibi gibi fakat kafa ütülemeye hiç gerek yok. İnceleme boyunca eklediğim fotoğrafların her biri oyun içinden direkt alınmış görüntüler. Oyunu oynarken gözüme kötü geldiği bir an bile olmadı. Bu arada merak edenler için oyunu Xbox Series S üzerinden oynadım. Düşünün, o makinede bile harika duran bir görsellik var.
Tabii bu kadar güçlü grafikler olunca insan normal olarak performans hakkında endişeleniyor. Öncelikle A Plague Tale: Requiem konsollarda 30 FPS kilitli bir şekilde geliyor. Fakat garip bir şekilde 120 Hz bir ekrana sahipseniz 40 FPS kilitli bir şekilde oynuyorsunuz. Bunun yanında PS5 ve Xbox Series X sürümleri 1440p iken, Xbox Series S 1080p çözünürlük sunuyor. “Performans sıkıntısı var mı?” sorusunun cevabı ise çok az var. FPS drop yaşadığım sahneler bir elin parmaklarını geçmez. Fakat oyunun ortalarında bir karakter ile tanışıyorsunuz. Ara sahnelerde ne zaman o adamın yüzüne zoom yapılsa garip bir şekilde FPS fena düşüyor.
Kulaklarda Fransa’dan Esintiler
Müziklerden de kısaca bahsedip incelemeyi bitirelim. Ağırlıklı olarak orkestral müzikler kullanan A Plague Tale: Requiem’in müzikleri, atmosfere harika bir katkı sağlıyor. Oyunun bir çok yerinde tüylerim diken diken olduysa, kesinlikle müziklerin etkileyiciliği sayesindedir. Fakat benim için normal zamanda dinlenecek müzikler değiller. Tabii sizler daha çok bu müzik türünden hoşlanan insanlarsanız kesinlikle günlük hayatınızda da çok kez dinleyeceksiniz.
Fransa’ya Veda Vakti
O zaman özetleyecek olursak, A Plague Tale: Requiem harika bir oyun olmuş. Fakat oyunun çıkış yaptığı hafta Uncharted PC’ye geldi, Call of Duty: Modern Warfere 2’nin hikaye modu çıktı (okumak isterseniz tam buraya tıklayın) ve Persona 5 Royal PC, Xbox ve Switch platformlarına geldi. Yani o kadar kötü bir hafta seçti ki kendisinden çok fazla söz ettiremedi. Benzer bir durum zamanında Titanfall 2 için de olmuştu. Umalım ki A Plague Tale serisinin sonu da Titanfall gibi olmasın.
