Skip to content Skip to footer

House of the Dragon İnceleme

Game of Thrones’un 3 sene önce yayınlanan sezon finali herkesin ağzında kötü bir tat bırakmıştı. Yaşanan hayal kırıklığından sonra Westeros’a tekrar adım atmak çekindiğimiz bir fikire dönüştü. Hatta aynı evrende görmek istediğimiz yan serilerin heyecanı yerini korkuya bıraktı. House of the Dragon duyurulduğunda yaşadığımız çekingenlik dizinin birinci bölümü yayınlanana kadar devam etti. Gelgelelim, Westeros’a geri döndüğümüz o ilk saatin ben dahil çoğumuzun üstünde bıraktığı etki inkar edilemez. Belki sadece evrene geri dönüşün mutluluğuydu. Buna rağmen birçoğumuz kuşkucu yaklaşmaya devam ettik.

Dizi her detayıyla mükemmel miydi? Hayır; fakat ardından gelen 9 bölümle birlikte Westeros’u küllerinden yeniden doğurmayı becerdi mi? Buna evet diyebiliriz. Bu ikilemi incelemeye dökmek için her bölümü kendi içinde ele alıp madde madde ilerleyeceğim. Bir-iki pozitif düşünceye karşı, bölümde “tam da olmamış sanki” dedirten kısımlara da yer vereceğim. 21 Ağustos’ta başlayan bu macerayı -geçici de olsa- terk edeli bir ay olmuş. Gelin House of the Dragon’ın 1. Sezonuna kısaca yakından bakalım.
UYARI: Bu inceleme House of the Dragon 1. Sezon’un son bölümüne kadar spoiler içerir. Ateş ve Kan spoiler’ı içermez.

1. Bölüm: Heirs of the Dragon

+ İzleyiciyi evrene tekrar bağlama konusunda başarılıydı.

+ Büyük Konsey’den başlayarak dizinin kökündeki sorunu güzelce sundu. Herhangi bir konuşma sırasında bahsedilseydi aynı efekti vermezdi. Ardından bu sorunu bölüm boyunca farklı şekillerde ele alarak pekiştirdi. Kraliçe Aemma’nın doğum sahnesiyle turnuva sahnelerinin iç içe sunumu bunun iyi bir örneği.

Buz ve Ateşin Şarkısı kehanetini ana motivasyon olarak sunmaları riskliydi. Çünkü akıllara hemen Game of Thrones sezon finali geldi. Bu kehanetin nasıl sonlandığını bildiğimiz için bizi hikayeden biraz uzaklaştırdı.

2. Bölüm: The Rogue Prince

+ Sinematografi açısından büyüleyici bir bölümdü. Özellikle Dragonstone’un tanıdık köprüsünde geçen o gerici sahneyi kolayca unutamayız.

+ Rhaenyra’nın annesi için tuttuğu yas iyi işlendi. Ortak yas üzerinden gidilerek hem Alicent Hightower ile olan bağını güçlendirdiler, hem de babası, Kral Viserys ile olan uzaklığı duygusal bir şekilde son buldu.

Açıkçası bu bölümde beni rahatsız eden bir nokta bulamadım. Bu yüzden medya eleştirilerine baktım. Gereğinden fazla “boş konuşma” geçen bir bölüm olduğunu söyleyenler olmuş. Haklı bulduğum bir eleştiri değil.

3. Bölüm: Second of His Name

+ George R. R. Martin nihayetinde o çok istediği kraliyet avını tüm görkemiyle görebildi.

+ Bütün ana karakterlerin iç dünyasına iyice bakabildiğimiz bir bölümdü. Bu özellikle şiddet içeren sembollerle sunuldu.

Avda kendisi için yakalanan geyiği düzgünce öldürmeyi beceremeyen Viserys’in yetersizliğini gördük. Yaban domuzunu gereğinden fazla bıçaklayan Rhaenyra’da içinde bulunduğu duruma olan nefretini gördük. Daemon’ın hıncını elçiden çıkardığı sahnede aslında ne kadar ilgiye aç olduğunu gördük.

Kısacası Daemon’un plot armor’ı herkese biraz battı diyebiliriz.

4. Bölüm: King of the Narrow Sea

+ Bu bölüme kadar King’s Landing’e hep kraliyetin gözünden bakmıştık. Bu bölümle birlikte şehrin karanlık, ilgi çekici ama tehlikeli sokaklarını da tanıma fırsatı bulduk. Evrene canlılık ve yaşanmışlık katan bir unsur.

+ Rhaenyra’nın gecesiyle Alicent’ın gecesi arasındaki farkı çok başarılı sundular. Biri hayatının tadını özgürce çıkarırken diğeri krallığın en güçlü kadını olsa da esir bir halde.

Kralın Eli Otto’nun kovulması ve Alicent ile Rhaenyra’nın gerilimi haricinde olay örgüsünde pek bir gelişme olmayan bir bölümdü.

5. Bölüm: We Light the Way

+ Alicent Hightower, Alicent Hightower, Alicent Hightower… ve yeşil elbisesi. İlk defa kendi için verdiği bir karar, mükemmel bir giriş, unutulmaz bir sahne.

+ Dizinin oyunculuk kalitesine yeni bir boyut kazandıran bir bölümdü. Örnek olarak: Sir Criston Cole’un anksiyetesi, Alicent ve Otto’nun vedalaşması, Viserys’in Lyonel Strong’a iç dökmesi…  

Laenor Velaryon’un sevgilisi Joffrey Lonmouth’un vahşi cinayeti çok ucu açıktı. Sör Criston Cole’un bunu neden yaptığını anksiyetesine bağlayabiliriz. Ancak herhangi bir engelle karşılaşmadan olay yerini terk edebilmesini çoğu kişi garipsedi.

6. Bölüm: The Princess and the Queen

+ Yeni aktörlerin eskilerini aratmıyor olması ve benzerlikleri. Bu karakterlerin nasıl on sene içerisinde değiştikleri belli oluyor.

+ Rhaenyra’nın baştaki doğum sahnesi dizinin kökündeki sorunu tekrar hatırlatıyor. Doğumun zorluklarını ve yorgunluğunu izleyerek hissedebildiğimiz tek çekim bir sahneydi.

Birçok ölüm yaşandı ama hiçbirini tam anlamıyla hissedemedik sanki. Harwin Strong’u, Rhaenyra’la bağını tam keşfedemeden babasıyla birlikte kaybettik. Laena Velaryon da aynı şekilde. Yalnız bir bölüm daha birlikte geçirebilseydik ölümleri daha sarsıcı olabilirdi.  

On sene ileriye atlamak her türlü hikayesel bir kopukluk yaratıyor. Önlenmesi zor bir sorun.

7. Bölüm: Driftmark

+ Aemond ve Vhagar sahnesi. Küçük Aemond’ın yaşadığı her duyguyu biz de yaşadık. Merak, gerilim, istek, hırs, korku ve sonunda gelen mutluluk.

+ Alicent ve Rhaenyra’nın yüzleşmesi, Alicent’ın gerçek yüzü. Gerilimin dorukta olduğu ve herkesin tarafını seçtiği sahne.

Yıllar sonra Daemon ve Rhaenyra’nın birbirini gördüğü karanlık sahneyi ne yazık ki biz göremedik. Yine Miguel Sapochnik’in yönettiği Game of Thrones 8. Sezon 3. Bölüm’de de karanlıktan bir şey görememiştik.

Daemon ve Rhaenyra’nın sahildeki konuşmaları ve iç dökmeleri samimi hissettirmedi. Bir şekilde duygu uyandırması gerekiyordu fakat başarılı olduğunu düşünmüyorum.

8. Bölüm: The Lord of the Tides

+ O akşam yemeği sahnesi. Birkaç saatliğine de olsa herkesin geçindiğini görünce gelen mutluluk. Herkes Viserys gibi gözler yaşlı, gülümseyerek izlemiştir. Viserys’in mutluluğu da derinden kalbimize dokundu.

+ Kral Viserys fiziken en zayıf olduğu anında ruhen en güçlüydü. Taht odasına girişi, unvanlarının duyuruluşu, Rhaenyra’nın şoku… Sonuçta Ramin Djawadi’nin büyüleyici müziğiyle birlikte unutulmaz sahnelerden biri olarak kendini kanıtladı.

+ Daemon’ın Viserys’e tahta çıkmasında yardım edişi ve ağabeyini taçlandırması.

Son maddenin Matt Smith tarafından doğaçlama olması. İki karakterin bağının en duygusal olduğu sahne ve maalesef bunu yazarlar düşünmemiş. Matt Smith düşünmüş.

9. Bölüm: The Green Council

+ Bölümün ilk sahnesi: Yeşil Konsey. Bütünüyle etkisine alan bir sahneydi. Yeşil tarafın entrika tartışmalarını tüm bölüm sürse izlerdim. Üstelik Alicent’ın bu entrikalara olan şaşkınlığı da karakterine yeni bir boyut kattı.

+ Kral Aegon’un taçlandırılması. Kral olmaya ilgisizliğinden kalabalığın sevgisiyle değişen yüz ifadesi çok anlam ifade etti. Aynı zamanda ileride yapabilecekleri de akla gelince korkutmadı değil.

Bölümün büyük bir kısmı Aegon’u arayışla geçti. Bu sırada diğer karakterleri ve Aegon’u biraz daha iyi tanıdık. Yine de bu kadar süre verilmesi bölümü çok yavaşlattı.

Rhaenys’in, ejderhası Meleys’in sırtında töreni yeraltından basması. Onlarca masum insanı öldürmesine rağmen alkışlanması beklenen bir sahne olarak konulmuş. “Bu bölümde beklenmedik bir şey yapmadık, bunu yapalım bari” dendiği belli. Hatta dizinin başındakiler bunu kendileri dile getirdiler.

10. Bölüm: The Black Queen

+ Rhaenyra’nın taçlandırılması. Ölü doğmuş çocuğunun cenazesinde taçlandırılan Rhaenyra’nın töreni Aegon’unkinden çok farklıydı. Özellikle Djawadi’nin müziğiyle tek tek diz çöken karakterlerin yarattığı his çok etkileyiciydi.

+ Aemond ve Lucerys’in ejderha sırtındaki epik kovalama/kaçış sahnesi. Arada Lucerys için endişemizi unutturup hayranlık katan nefes kesici sinematografi.

+ Kraliçe Rhaenyra Targaryen’ın sezon sonunu noktalayan keder ve nefret dolu bakışı.

Bazı eleştiriler masa başı çok savaş muhabbeti yapıldığını düşünmüş. Halbuki bence, final bölümünün bir eksisi yok.

House of the Dragon’ın 2. Sezonu 2024’ün ortasına kadar çıkmayacak. Hatta bu tarih bile henüz kesinleşmedi. Ne yazık ki Rhaenyra’nın son bakışı bu bekleyişi hiç de kolaylaştırmıyor.

İncelememizi okuduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz Land of the Vikings incelememizi okuyabilir, Youtube ve Twitter üzerinden bizi takip edebilirsiniz.

Leave a comment

0.0/5