Skip to content Skip to footer

Bir Miyazaki Başyapıtı olarak The Boy and The Heron

Usta yönetmen Miyazaki, 2001’den beri dördüncü kez emekli olacağını duyurmuştu. Bu sözde emekliliğinden önceki filmi, The Boy and The Heron hakkında spoiler içerikli bir yazı olacak. Eğer filmi izlemediyseniz, hala yazıyı okuyabilirsiniz. Spoiler içeren kısımlarda uyarı olacak. Yazıyı okumadan önce fragmanı incelemek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Mahito ve Heron

Klasik Bir Miyazaki Filmi Değil

Eğer Ghibli Stüdyosu ve Miyazaki’nin filmlerine aşina iseniz, kafanızda bir beklenti oluşmuştur. The Boy and The Heron, Spirited Away derinliğinde, Kiki’s Delivery Service görselliğinde bir yapım olmuş. Miyazaki bu filmde modern animasyon tekniklerini reddederek geleneksel fırça darbelerinden oluşan bir eser ortaya çıkartmış. Ghibli’nin tanıdığımız su dalgası ve bol yağlı çizim tarzı bu sefer de kendini göstermiş. Dahası senaryo, Miyazaki’nin elinden çıkmış. Yarı-otobiyografik olarak kategorilendirilen film, asıl ismi How Do You Live? (Kimitachi wa Dō Ikiru ka). olarak çıkacaktı. Ne var ki film Toronto International Film Festival’da gösterildiğinde The Boy and The Heron olarak çıkmış. Uluslararası ismi ile Japonya’daki gösterim ismi birbirinden farklı.

Ayrıca Ghibli, geleneksel anlayışını sürdürmeye devam ettirmek istemiş olacak ki filmin büyük bütçeli bir reklamı yapılmadı. 1937 yılında Genzaburō Yoshino tarafından yazılan kitap, filmde ana karakterimiz Mahito’nun annesinden yadigar olarak gözüküyor. Otobiyografik ögeler barındırması, birazdan değineceğim teması ve filmde her şeyin sembolik olması onu gerçekten klasik Ghibli anlayışından farklı bir yere koyuyor.

Tema, Karakterler ve Geri Kalan Her şey

The Boy and The Heron’daki The Boy Mahito Maki, Miyazaki’nin çocukluğunun bir yansıması. Mahito, 1943 Pasifik Savaşı’nda, o sıralarda hastanede olan annesini yangında kaybeder. O sırada Mahito’nun babası Shoichi, savaş uçağı parçaları üreten bir fabrikada çalışıyordur. Miyazaki’nin hayatıyla ilgili başka bir benzerlik de Miyazaki’nin babasının da Mahito’nunkine benzer şekilde savaş uçağı parçaları üreten bir şirkette çalışıyordu. Ayrıca Miyazaki’nin ailesi savaş sırasında şehirden kırsal bölgeye taşınmak zorunda kaldı. Filmin başındaki hastane yangını, Miyazaki’nin annesini kaybetmesiyle kişisel paralellikleri büyüyor. Annesi, güçlü görüşleri ve sağlam bir kadın olarak anılırdı. Sonuç olarak yönetmenin birçok kadın karakteri için ilham kaynağı olduğuna inanılıyor. Ayrıca Mahito’nun annesiyle olan duygusal bağı, Miyazaki’nin annesine olan derin sevgisine paralellik gösteriyor. Mahito’nun annesi için tuttuğu yasın ve yasın evrelerini perdede izliyoruz. Hayao Miyazaki için kendisini Mahito’nun gözünden görüyor diyebiliriz. En başlarda Mahito’nun kentten kırsala geçişte nasıl kendisini dışarıya kapattığını da görebiliyoruz. Kendi iç dünyasına kapanan Mahito, okula bile gitmek istemiyor. Annesinin yasının acısını o sırada hamile olan teyzesi Natsuko’dan çıkartıyor. Annesinin ölümünü ateşle bütünleştirmesinin yanı sıra Himi sayesinde annesine veda edebiliyor. BBC filmi “bir çocuğun bencilliğinin üstesinden gelmesi ve başkaları için yaşamayı öğrenmesi gereken bir yetişkinliğe geçiş hikayesi” olarak tanımladı. Bu muhtemelen Miyazaki’nin de hayatı boyunca çeşitli yollarla ona veda etmesini açıklıyor. Sonuç olarak, The Boy and The Heron gerçekten bir başyapıt.

Şimdi Spoilersız, Film Ne Anlatıyor?

Film ana tema olarak yas dönemini konu alıyor. 1943 Pasifik Savaşı sırasında yangında annesini kaybeden Mahito, babasıyla beraber kırsala taşınıyor. Mahito, yeni bir annesi olacağını soğukkanlılıkla karşılıyor. Natsuko, Mahito ile iyi geçinmeye çalışsa da Mahito, hala annesinin yasını tutuyor. Bu sebeple Mahito kızgın, soğuk ve herkese uzak davranıyor. Kalbi kırık 12 yaşında bir çocuğun ölçülü fakat küskün davranışlarını izliyoruz. Bu sırada Natsuko’nun hasta olduğunu öğrenen Mahito’nun yumuşamasını bekliyorsanız, yanılıyorsunuz.

Mahito

Yaşadıkları yeni malikeneyi çevresini keşfeden Mahito’nun gittiği kule, Edogawa Ranpo’nun eserlerinden Ghost Tower (Yūrei-tō)’dan esinlenilen kule. Miyazaki burada Edogawa Ranpo’nun dedektiflik ruhundan yararlanarak Mahito’yu kendi yolculuğuna çıkartıyor. Mahito’nun arayışı, çözmesi gereken davası, bencilliği. Başkaları için yaşamayı unutup kendi yasında kaybolmanın davasını yaşıyor. Miyazaki, kuleyi bir sembol olarak kullanmış. Gelgelelim Mahito’nun ölüm ve yaşam arasındaki macerasında karşılaştığı zorluklar tamamen içsel yolculuğunu anlatıyor. Sonuç olarak film, tam bir sembolizm eseri. Miyazaki’nin kendinden izler taşıdığını görebileceğiniz bir film.

Miyazaki filmi görsel olarak diğerlerinden geri kalmayacak şekilde planlamış. Konu olarak çizgisinin dışında olsa da görsel olarak tam bir Ghibli filmi diyebiliriz. Spirited Away veya Prenses Mononoke filmlerinden bildiğimiz küçük hayaletimsi karakterler de filmde yer alıyor. Anlayacağınız film konu olarak karanlık olsa da yüzünüze gülümseme eklemeyi de atlamıyor.

Festival Açılışı Yapan İlk Animasyon

Bu seneki Toronto Uluslararası Film Festivali’nin açılışını The Boy and The Heron yaptı. Üstelik film, TIFF’in açılışını yapan ilk animasyon olarak tarihe de geçti. Hayao Miyazaki kendisi katılım gösteremedi. Fakat kendisi yerine batı animasyonu ve korku temalarıyla tanıdığımız Guillermo del Toro bir konuşma yaptı. Konuşmasında Miyazaki’ye olan hayranlığını belirtmeyi de atlamadı. Toro, Miyazaki için “animasyon tarihinin en iyi yönetmeni” olarak söz etti. Kendisinin de animasyon dünyasında eline su dökülmez birisi olması, bu sözleri çok anlamlı kılıyor. The Boy and The Heron, Eylül ayında festivalde gösterime girdiğinde yaptığı yoğun açılıştan sonra Japonya’da gösterime girdi. Japonya’da şimdiye kadar 52 milyon dolar hasılata ulaşan The Boy and the Heron, ülkede bu yılın en yüksel hasılata ulaşan 4. filmi konumunda.

Sonuç olarak; bir Miyazaki hayranı olarak filmden duyduğum hazzın yanı sıra kalbimi parçalayan yanları da vardı. Yavaş başlayıp gittikçe yükselen temposuyla kendi stüdyo sınırları içerisinde yeni bir hikayaye imza atmış Miyazaki. Film, bu hafta vizyona girdi. Eğer siz de iyi bir sinema deneyimi yaşamak isterseniz, The Boy and The Heron tam size göre.

Başka hangi filmleri inceledik diye bakmak isterseniz buradan devam edebilirsiniz!

Leave a comment

0.0/5