Skip to content Skip to footer

Dune: Çöl Gezegeni İnceleme

Günlerden 22 Ekim geldi çattı ve uzun zamandır beklediğimiz, ertelendikçe ertelenen Dune salonlardaki yerini aldı. Denis Villeneuve imzalı Dune: Çöl Gezegeni filmini bugün Akasya Cinemaximum Imax’de izledim. Spoilersız incelemesi ile karşınızdayım.

Dune Serisi

Dune, Frank Herbert tarafından 1965 yılında yazılmaya başlanmış bir bilim kurgu serisi. Toplam 17 kitaptan oluşan Dune serisinin ilk 6 kitabı Frank Herbert’a ait. Yazar 1986 yılında kanserden hayatını kaybedince yarım kalan öyküsü oğlu Brian Herbert ve Kevin J. Anderson tarafından, Frank Herbert’ın notları üzerinden yazılan 2 kitap ile tamamlandı. Bu iki yazar daha sonra Dune’un öncesini anlatan bir üçleme yazarak öyküyü ilk kitaba bağladılar. İkili daha sonra “Dune Efsaneleri” ve “Dune Okulları” adında iki üçleme daha yazarak toplam kitap sayısını 17’ye çıkardılar.

Filmi izlemek için bu kitapların hiçbirini okumanıza gerek yok. Daha önce hiç Dune okumamış olsanız dahi film size gerekli bilgileri veriyor.

Kitaptan Uyarlamaların Sorunu

Beyaz perdede uyarlama işler izlemeye oldukça aşinayız. Kitaptan uyarlamaların en büyük sorunu kitapların detaylarının filmlerde olmayışı ve filmlerin çok yüzeysel kalmasıdır. Dune’un bu konuda zaten kötü bir şöhreti var. 1984 Yılında David Lynch tarafından çekilmiş bir versiyonu pek iyi bir uyarlama değil. Gelelim günümüz Dune: Çöl Gezegeni filmine.

Dune: Çöl Gezegeni

Rüyalar derinlerden gelen mesajlardır.

Filmde, çöl gezegeni Arrakis’in kontrolü imparatorluk tarafından ailesi Atreides Hanedanlığına verilen Paul’ün ailesinin başına gelenler anlatılıyor. Kitaba oldukça sadık kalan bu yapım kitap kadar tüm konuyu ağır ağır işliyor . Film “Hadi iki kitabı tek filme sıkıştıralım.”  demiyor bilakis bu mantıktan oldukça uzak bir yapı ile ilmek ilmek işliyor . Ve elimizde taş gibi bir uyarlama yapım oluyor.

Dune bir giriş filmi desek yalan olmaz. Evreni, karakterleri size parça parça anlatıyor. Filmin konusu ile ilgili yapacağım tek eleştiri, filmde bir serim ve düğüm var ancak çözüm yok. 2 Saat 30 dakika boyunca bu iki parçayı izliyorsunuz ve çözüm diğer filmde diyerek bitiyor. Filmin devamı gelecekse hiçbir sorun yok ancak Warner Bros’un Discovery ile birleşme durumu var ve ortada dolaşan haberlere göre Warner Bros’un finansal durumu da pek iyi değil. Dune, şirkete 165 milyon dolar gibi yüksek bir bütçeye mal oldu ve filmin HBO Max üzerinde aynı gün yayımlanması filmin hasılatında ister istemez pürüzler oluşturacaktır. Filmin oyuncuları ve yönetim ekibi “Filmi kesinlikle Imax’de izlemelisiniz.” diyor. Peki neden?

Görüntü ve Ses

Filmin neredeyse tamamı Imax’in yüksek çözünürlüklü kameraları ile çekilmiş. Görüntü yönetmeni Greig Fraser tam bir başyapıt koymuş önümüze. Filmde Imax’in geniş açılı kameralarının bütün nimetlerini kullanmışlar. Çöl sahnelerinde karakterlerin o devasa çöl karşısında küçük kalmalarını veya kum denizlerini ustalıkla perdeye aktarıyorlar. Kum solucanlarının efektleri harika olmuş. Aksiyon ve dövüş sekansları başarılı ancak bir tık daha iyi olabilirdi. Yine de görüntü yönetmeninin hakkını vermek gerek. Kendisi 2022’de çıkacak The Batman filminin de görüntü yönetmeni. Dune filmdeki başarısı beni o film için de heyecanlandırdı.

Müzikler ise usta Hans Zimmer’ın elinde ancak filmde Imax’te ön sıralarda oturduğumdan sanırım müzikler bazı yerlerde beni aşırı rahatsız etti. Hans Zimmer bu filmde alışılmışın dışında bir tarz ile geliyor. Müziklerde hem eski hem de fütüristik bir harman var. Filmden çıktıktan sonra Spotify’dan filmin müziklerini tekrar dinledim ve filmin müziklerinin aslında başarılı olduğunu farkettim. Imax salonunun verdiği ses fazlalığı belli yerlerde sahnelerin üzerini fazla örtüyor ancak birkaç pürüz üzerinden yiğidi öldürüp hakkını yememek gerekiyor. Filmin müzikleri harika. Çöl sahnelerinde o müziğin görkemi sahneye çok güzel bir hava katıyor. Savaş sahnelerini epik ezgiler destekliyor. Filmin müzikleri bu sene kesinlikle Oscar’a aday gösterilir.

Korkmamalıyım. Korku aklın katilidir. Korku tam bir yok oluş getiren küçük bir ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Üzerimden ve benden geçmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde yolunu görmek için iç gözümü çevireceğim. Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım.

Müzikler Paul’un o an kafasının karışıklığına göre tonunda gürültüler veya bozulmalar içeriyor. O an karakterin kafasının içini anlamamız adına fevkalade bir detay olmuş. Filmde ana karakterimiz Paul Atreides’in rüyalarından sıkça bahsediliyor. Spoiler vermemek adına bunu açmayacağım ancak Hellblade: Senua Sacrifice oyununu oynadıysanız oyunda psikozu size hissettirmek adına arka planda fısıldayan, sizinle konuşan sesler vardı. Hans Zimmer müziklere bu tip sesleri o kadar iyi yedirmiş ki Paul’ün o anki kafa karışıklıkları, anlık sinirlenmeleri, sakinleşmesi müziğin ritmi ile izleyiciye birebir hissettiriyor. Anlık sinirlenmelerde müzik de bir anda ritim değiştiriyor ve sakinleşince eski ritmine geri dönüyor. Bu etkiyi müzikle beraber oyunculuklarda görmek harika.

Oyunculuklar

Filmin son değineceğim kısmı oyunculukları. Filme gitmeden önce Timothée Chalamet iyi bir seçim mi diye düşünüyordum. Kesinlikle iyi bir seçim. Harika ötesi bir oyunculuk. Hanedan prensi olmanın verdiği küstahlık, korku o kadar iyi yansıtıyor ki. Son zamanlarda kafanızı nereye çevirirseniz orada gördüğünüz Zendaya bu filmde oldukça az yer buluyor kendine. Kendisi ikinci filmde oldukça büyük bir rol alacağı kesin ama Zendaya’yı görmek MJ rolü kadar rahatsız etmedi. MJ’e yakışmadığını düşünerek pek kanım ısınamamıştı ama Chani rolüne oldukça yakışmış. Filmin oyuncu kadrosunda ünsüz bir oyuncu yok. Hepsi çok ünlü oyuncular ve hepsi filmde çok iyi iş çıkarmış. Filmde Oscar Isaac, Dük Leto Atreides rolünde çok başarılı ancak Timothée Chalamet ile olan baba-oğul rolü için bu ikilinin yaş farklarının daha fazla olması gerektiği düşüncesindeyim. Jason Momoa, Josh Brolin, Rebecca Ferguson, Javier Bardem’in oyunculukları da takdir edilesi düzeyde güzel.

Sonuç

Son olarak toparlamam gerekirse Dune kesinlikle sinemada deneyimlemeniz gereken bir film. O müzikleri, görkemli sahneleri eğer imkanınız varsa gidip bir Imax salonunda deneyimlemelisiniz. Film bir başlangıç filmi olarak güzel ancak mükemmeliyete ulaşması için ikinci filmine ihtiyacımız var. Film, aynı Harry Potter Ölüm Yadigarları Part 1’de olduğu gibi tam olarak bir finale sahip değil. Umarım devamını izleyebiliriz. Ancak bu yılın bitimine 2 ay gibi az bir süre kaldı. Dune, bu yıl izlediğim en iyi film olarak benim için birinci sıradaki yerini aldı.

Filmin Seanslarına ulaşmak ve bilet almak için: https://www.cinemaximum.com.tr/dune-col-gezegeni-filmi

Leave a comment

0.0/5